Söylemeyi unuttum, barajı siz içindeyken patlatacağım. | Open Subtitles | نسيت أن أخبركم بأني سأفجّر السدّ وأنتم بداخله. |
Ben burayı yakana kadar durdurabileceğini sanmıyorum hem de sen de içindeyken. | Open Subtitles | ليس قبل أن أحرق هذا المكان برمته و أنت بداخله |
Sen kafamın içindeyken ben de senin hakkında bir şeyler gördüm. | Open Subtitles | أتعرفين, عندما كنتِ بداخل رأسي كان بإمكاني رؤية أشياء عنكِ أيضاً |
Provadaki gibi, İran Elçiliği içindeyken temsil ettiğiniz sadece kendi ülkeniz değil... | Open Subtitles | من العرض حسنا ، يا ساده ، كما تمرنا من قبل بينما نحن بداخل السفاره الايرانيه |
Sirf isimi kaybetmekle kalmadim. Arabam da bütün esyalarim içindeyken çalindi. | Open Subtitles | والأمر ، ليس فقدان عملي فقط سيارتي سرقت بكل أشيائي بداخلها |
Haiti'nin taşkın yatakları ile ilgili detalı bilgiye sahip tek kurum, yöneticileri de içindeyken deprem sırasında yıkıldı. | TED | المؤسسة الوحيدة التي تملك معلومات مفصلة عن سهول هايتي الفيضية، قد دمرت بسبب الزلزال، مع مسؤوليها بداخلها. |
İçindeyken sanki labirentte gibi oluyorsunuz, hatta üstten bile göremezsiniz. | TED | وعندما تكون في داخله تكون كما في أحجية الفأر .. فأنت لا تستطيع أن ترى من فوق الجدران المحيطة بك |
Kaç tane adam babasının gece kulübünü babası hâlâ içindeyken yakar ki? | Open Subtitles | كم من الرجال يحرقون نادي والدهم الليلي بينما والدهم مازال بداخله |
Mekanı patlatmaktan bahsediyorum. - Hazine içindeyken mi? - Hazine içindeyken. | Open Subtitles | مع الكنز بداخله والاهم الدودة الملكة الوكر, كل شيء |
Sonuçta kendi içindeyken madeni patlatmaz, değil mi? | Open Subtitles | أعني لن يفجّر المنجم في حين أنني بداخله ، أليس كذلك؟ |
O şey içindeyken Talan Gwynek değildi artık o. | Open Subtitles | هذا الشيء بداخله لم يكن تالان جايونك انه مثل .. |
Kum saatinin içindeyken hançeri açmak, korumayı ortadan kaldırır. | Open Subtitles | فتح مقبض الخنجر و هو بداخل الزجاجه هو خرق لها |
Eğer programın içindeyken kulağına dokunursan bu alet nöral uyarıları iletebilecek. Bu sayede bir daha içeride sıkışıp kalmayacaksın. | Open Subtitles | سوف تقرأ النبض العصبي، لو لمست أذنك بداخل البرنامج، بهذه الطريقة لن تُحتجر بالداخل مرةً اخرى |
O kafamin içindeyken ben de onun kafasinin içindeydim. | Open Subtitles | لقدكانتبداخلرأسي، ولكن انا كنتُ بداخل رأسها ايضاً. |
Kaybetmiştim, ama Zaman Ağacı'nın içindeyken geri geldiler. | Open Subtitles | فقدت جزءا , لكن بكوني بداخل شجرة الزمن قد أعادها |
Ona, önceden anlaştığınız miktarı ödedin ve ben içindeyken uçağı tekrar havalandırttın. | Open Subtitles | دفعتي له مبلغ متفق عليه مسبقاً ليصعد بالطائرة مجدداً وأنا بداخلها |
Çocuklar içindeyken biri kadının arabasını çaldı. Çekip gittiler. | Open Subtitles | شخص أخذ سيارة المرأة و الأولاد بداخلها, وذهب |
Onun içindeyken dünyamızın nasıl olacağı hakkında endişelenirdik. | Open Subtitles | كنا نجلس بداخلها ويساورنا القلق من ما سيكون عليهِ عالمنا. |
Sen içindeyken enerjin sorunları uzakta tutuyor. | Open Subtitles | . عندما تكونين بداخلها , طاقتك تسمح للإضطرابات بأن تنتهي |
Geri döndükleri vakit geçit çoktan kapanmış olacak sen içindeyken. | Open Subtitles | عندما يعودون، سيكون المدخل قد أغلق. وأنت داخله. |
Paraziti atların içindeyken öldürürse atların normala döneceğini düşünüyordu. | Open Subtitles | وإذا ما أمكنها قتل الطفيلي فحسب، فقد تعود الخيول لحالتها الطبيعية. |
Cesaretin korkunun öncüsü olduğunu korku içindeyken çabalayıp galip gelmenin asıl kahramanlık olduğunu asla unutma. | Open Subtitles | ألا ننسى أبدا أن الخوف ما هو إلا مقدمة لبسالة، أن السعي والانتصار في مواجهة الخوف ما يعنيه أن يكون بطلا. |
O zaman bu üssü biz de içindeyken toprağa gömecekler. | Open Subtitles | عندها سيدفنون هذه القاعدة و نحنُ في داخلها |
İçindeyken çok gizemliyimdir, anlarsın ya... Rüzgar gibi, anlarsın ya... | Open Subtitles | أكون غامضاً جداً عندما أكون بداخلك مثل الريح، تعلم |
Tırın içindeyken o kadar da eğlenceli değil. | Open Subtitles | إذا كنت داخل الشاحنة، فالأمر ليس مسلياً. |