İçmezsen ellerinin titreyeceği konusunda uyarmıştım. | Open Subtitles | لاحظت أن يديك ترتعدان إن لم تشرب الخمور. |
Cumartesi akşamı bir şeyler içmezsen pazar sabahı İsa'ya söyleyecek bir şey bulamazsın. | Open Subtitles | إذا لم تشرب في ليلة السبت عندها لن يكون لك شيء لتقوله للرب يوم الأحد |
İçmezsen kötü bir şey olacağını söyledi. | Open Subtitles | لقد قال أن شئ سئ سيحدث لك لو لم تشرب الجرعة. من؟ |
Eğer içmezsen, vucudun gittikçe zayıflayacak. | Open Subtitles | إن لم تشربي , فسيصبح جسدك ضعيفاً |
Üniforma üzerindeyken içmezsen... | Open Subtitles | إذا لم تشربي البيرة أبدًا بزيّك المدرسيّ... |
Benimle bira içmezsen kötü hissederim. Bir Centipede severden diğerine. | Open Subtitles | سوف أشعر بالحماقة أذا لم تتناولى البيرة معى الان .. |
Eğer benimle bira içmezsen kendimi gerçekten çok aptal gibi hissedeceğim. Bir kırkayak* severden diğerine. | Open Subtitles | سوف أشعر بالحماقة أذا لم تتناولى البيرة معى .. |
Senin gerçekte var olduğunu nasıl bileceğiz ki eğer bizimle birlikte hindistan cevizi içmezsen? | Open Subtitles | كيف نعلم بوجودك الفعلى ان لم تنضم الينا فى الشرب من جوز الهند؟ |
Gelip bizimle hindistan cevizi içmezsen gerçekten var olduğunu nasıl bileceğiz? | Open Subtitles | كيف نعلم بوجودك الفعلى ان لم تنضم الينا فى الشرب من جوز الهند؟ |
İçmezsen burada öyle kalabilirsin diye bir anlaşmamız vardı. | Open Subtitles | كان بيننا أتفاق يمكنك البقاء هنا أذا لم تشرب. |
Eğer içmezsen, boyun uzamaz. | Open Subtitles | لن تكبر إذا لم تشرب الحليب |
Eğer içmezsen, öleceksin. | Open Subtitles | إذا لم تشرب .. ستموت |
Eğer sen içmezsen Ray, ben içerim. Ama sorun şu ki, ben ipi kaçırıp nerede duracağımı anlayamıyorum. | Open Subtitles | إنّ لم تشرب دمائه يا (راي)، فسأشربها، المشكلة هنا أنّي لن أنفك عن شربها. |
Sen içmezsen, ben içeceğim. | Open Subtitles | حسناً إذا لم تشرب سأفعل أنا |
İçmezsen tuhaf görünür. | Open Subtitles | لن يبدو الأمر جيداً إن لم تشربي |
İçmezsen öleceksin. | Open Subtitles | إن لم تشربي سوف تموتين |