Çoğu zaman, bir konuda yanıldığımızı farkettirecek hiç bir içsel ipucumuz olmaz, iş işten geçene kadar. | TED | غالباً نحن لا نملك اي دليل داخلي يدلنا على اننا مخطئون تماماً حيال امر ما حتى يفوت الوقت قد فات على إصلاح ذلك تماماً |
İçsel bir duyguyla başlar, içsel bir arzu ya da ihtiyaçla. | TED | حيث تبدأ بإحساس داخلي, رغبة داخلية, أو حاجة. |
Dışsal gerçek ve içsel gerçek olduğunu düşünüyorum. | TED | أعتقد أنه يوجد حقيقة خارجية وأخرى داخلية. |
Hareket edip de içsel zarar verme diye ilk başta artırmışlardı. | Open Subtitles | لهذا لا تتحرك لكي لا تتسبب في مزيد من الأضرار الداخلية |
Bazı hayvanlar üzerinde harika sonuç alıyoruz. Onların içsel tecrübelerinizi görebiliyoruz. | TED | مع بعض الحيوانات، إنه أمر مدهش حقًا، فنحن نستطيع أن نتطلع على تجاربها الداخلية. |
Yeğeniniz bir sarsıntı yaşamış ve içsel travma geçirmiş ama dayanmış. | Open Subtitles | أبنةُ اخيكَ تعني من أرتجاج و بعض الأذى الداخلي لكنها قوية |
Bu sürekli bir içsel tartışma, arabuluculuk yapacak kimse yok. | TED | إنه جدال داخلي مستمر، ولايوجد أحد ليحّكم في الأمر. |
Fakat aynı zamanda ve her şeyin üzerinde içsel bir yolculuktur, ki orada fiziksel ve yanısıra zihinsel birkaç şey olur. | TED | ولكنه أيضا، وخصوصاً، سفر داخلي. حيث تحدث الكثير من الأشياء، سواء النّفسية منها أو الذهنية. |
Bu, kültürel gelenekleri canlı tutmak ve esaret altında, içsel bir özgürlük hissi oluşturmakla alakalıydı. | TED | كان الأمر يتمحور حول بقاء التقاليد الثقافية على قيد الحياة و المحافظة على إحساس داخلي بالحرية تحت الأسر. |
Senin gibi işini özveriyle sürdürmek olağanüstü bir irade gücü ve içsel kaynak gerektirir. | Open Subtitles | يَأْخذُ كبيرَ قوّة الإرادةِ ومصدر داخلي للكفاح كك يَعمَلُ في عملِكَ. |
Hiçbir şey içsel huzur kaynağıma ulaşamaz. | Open Subtitles | لا شيء يمكن ان تخترق بلدي مصدر داخلي من الهدوء. |
Dış acılarla içsel acılar yer değiştirilir ve böylece denge sağlanırdı. | Open Subtitles | إستبدلْ ألم داخلي بالألمِ الخارجيِ بالإضافة، هم سَيَلغونَ أحدهما الآخر. |
Ümitsizliğinin gerçekliğini çok daha iyi içsel kavramasını sağlayacaktır. | Open Subtitles | سيكون لديه رؤية داخلية أكثر كمالاعن حقيقة يأسه |
O kitap içsel bir yolculuk, kendini keşfetme hakkındadır. | Open Subtitles | وهو عن إكتشاف الذات وهو عبارة عن رحلة داخلية |
Sanki çözülme süreci içsel bir tepkiye yol açmış gibi onu hayata tekrar döndürdü. | Open Subtitles | بدا وكأن عملية الذوبان أثارت استجابة داخلية تخبر جسمها للعودة للحياة |
Vücut içsel gazlardan şişer ve balon gibi patlar. | Open Subtitles | و عندما ينتفخ الجسد فإنها تنفجر من أقنية غازات داخلية |
İçsel refahımızı tahrip edici duyguların doğal panzehirleri vardır. | TED | هناك علاجات طبيعية للمشاعر تدمر سعادتنا الداخلية. |
Dışsal başarı ile içsel değerler arasında sürekli bir kendiyle çatışma halinde yaşıyoruz. | TED | فنحن نعيش في مواجهة دائمة مع أنفسنا بين النجاح الخارجي والقيمة الداخلية. |
Doğamızın içsel yönü ise manevi bir mantığa sahiptir ve bu mantık genelde ters işler. | TED | الجانب الداخلي من طبيعتنا هو منطق أخلاقي وغالبا منطق عكسي. |
Bir sonraki veri noktasını sabırsızlıkla bekleyen, içsel bilim adamına dönüşürüz. | TED | ويصبحُ فينا هذا المفكر الروحي الداخلي حيث كنُا منتظرين بلهفة مرحلة المعرفة المقبلة. |