o kadar çok pirinç rakısı içtik ve ikimiz de öyle sarhoştuk ki | TED | شربنا الكثير من نبيذ الأرز، كان كلانا شديد الثمالة، |
Seni beklerken moloko içtik ve sen gözükmedin. | Open Subtitles | شربنا بعض زجاجات اللّبن وانتظرناك ولكنك لم تأت |
Seni beklerken moloko içtik ve sen gözükmedin. | Open Subtitles | شربنا بعض زجاجات اللبن وانتظرناك ولكنك لم تأت |
Birlikte akşam yemeği yedik ve getirdiği kırmızı şarabı içtik sonra birlikte yattık. | Open Subtitles | تناولنا الغداء معا، وشربنا النبيذ الأحمر الذي أحضره معه وبعد ذلك مارسنا الجنس |
Oturduk ve güneş omuzlarımıza vururken özgür insanlar gibi içtik. | Open Subtitles | جلسنا نشرب و الشمس تدفىء أكتافنا كما لو كنا رجالا |
Belki de çok içtik. | Open Subtitles | بالاغماء وذلك المستوى العالي، حسنا ؟ من الممكن أننا دخنا كثيرا |
Bir kadeh bir şey içtik ve taksiyle bir yere gittik. Bir Çin batakhanesine. | Open Subtitles | شربنا كأس واحدة , ثم أخذنا سيارة الأجرة و ذهبنا إلى مكان ما , إلى مطعم صيني |
Aspirini unuttum. Dün gece ikimiz de çok içtik. | Open Subtitles | نسيت الأسبرين نحن الاثنين شربنا الكثير الليلة الماضية |
Şey, birkaç içki içtik, biraz dans ettik ve... | Open Subtitles | حسناًً .. نحن شربنا قليلاً ورقصنا قليلاً وبعد ذلك أنت تعرف |
Sen ve ben çok içtik ve uyuyakaldık. | Open Subtitles | لا شىء كلانا شربنا للثمالة ثم ذهبنا فى النوم |
Sonra bir kaç şey içtik, ve biraz güldük. | Open Subtitles | و بعد ذلك خرجنا , و شربنا و ضحكنا مع بعض , بعض الشيء |
Pete, dinle, üzgünüm. Birkaç kadeh içtik. Bu gece Liz'le ayrıldık. | Open Subtitles | أَنا آسفُ، لقد شربنا ، انفصلنا مَع ليز اللّيلة. |
Yaşayalım diye sidiğimizi içtik çünkü hayatın gösterdiği yol böyleydi. | Open Subtitles | تناولنا البول من أجل البقاء لأنها تلك هي رحلة الحياة |
Akşam yemekte, getirdiği kırmızı şarabı içtik. | Open Subtitles | تناولنا العشاء، وشربنا كأسًا من النبيذ الأحمر الذي أتى به |
Küçük süslü kadehlerde şarap içtik ve konuştuk. | Open Subtitles | تناولنا بَعْض الشيري في هذه الكؤس الصغيرة المزخرفة و تكلمنا |
Gerçekten, bu kadar erken gelmemeliydim ama biz biraz içtik. | Open Subtitles | تعلمين ، بجد ، انا حقا لم يكن علي أن آتي لهنا في الصباح الباكر لكن كنا نوعا ما نشرب |
O akşam gülüp şarkılar söyledik, şarap içtik, bulduğumuz eski bir oyunu oynadık. | Open Subtitles | نغنى و نشرب النبيذ و نلهو وجدنابعضالالعابالقديمة |
Oturduk, bir su içtik, kimse konuşmuyor. | TED | ومن ثم جلسنا وشربنا الماء وكان كل شخص هادئ |
Sağlıksız burgerler yedik,yarım kilo esrar içtik ve bir sürü konsol oyunu oynadık. | Open Subtitles | أكلنا شطيرتين و دخنا رطل من المخدرات و لعبنا بعض ألعاب الفيديو |
Güzel bi gün. yedik, içtik, güldük geğirdik, sikiştik ve ossurduk. | Open Subtitles | يوم لطيف تنولنا الطعام, احتسينا شراب وضحكنا |
Bir kadeh içtik ve oradan birlikte çıktık. | Open Subtitles | لقد أحتسينا شرابا و خرجنا سويا |
Şu küçük İtalyan mekanına gidip, birkaç içki falan içtik. Güzeldi. | Open Subtitles | ذهبنا لذلك, مثل, اه, مجموعة من الإيطاليين وتناولنا بعض الشراب, وذلك كان جيد. |
Galiba çikolatalı sütün sonunu içtik, şişko bacak. | Open Subtitles | أعتقد شَربنَا الأخيرينَ الحليبِ الشوكولاتيِ، السيقان السمينة. أنا سَأَرتفعُ الأكثر غداً. |
Oteldeki yardım kokteylinde. Şampanya içtik. | Open Subtitles | في حفلة التبرع في الفندق إحتسينا الشمبانيا |
Tanrım. Kasırga Bar'a gidip ve korkunç bir şekilde sarhoş olarak içtik. | Open Subtitles | , يا للهول , ذهبنا إلى حانة , و ثملنا للغاية |
İkimiz de bundan içtik. | Open Subtitles | نحن فقط شربناها كلانا |
The Sun'dan Philippa ile birkaç kadeh şarap bile içtik. | TED | وحتى احتسيت بضع كؤوس نبيذ مع "فيليبا"، والذي يعمل مع جريدة "الشمس" |
Yoldaşlarımla gündüzleri konuştuk ve içtik, geceleri de kadınlarla birlikte olduk. | Open Subtitles | أنا وأصدقائي نتحدث ونشرب" "طوال اليوم ونمارس الجنس طوال الليل" "والصباح |
Sen ilk buluşmamıza gelmediğin gün tesadüfen o geldi ve bir içki içtik. | Open Subtitles | وعندما لم تأتِ في تلك المرة الأولى فقد كانت مارّة، جلستْ واحتسينا شرابا |