Ve işe giderken radyoda beni takip etmeye başladılar ne yapıyorsam söylüyorlardı. | Open Subtitles | وهناك الراديو وأنا في طريقي للعمل لقد بدأ يصف ويتحدث عن كل ما أفعله |
Ve işe giderken radyoda beni takip etmeye başladılar ne yapıyorsam söylüyorlardı. | Open Subtitles | وهناك الراديو وأنا في طريقي للعمل لقد بدأ يصف ويتحدث عن كل ما أفعله |
Onun toplumunda kadınlar okula, işe giderken sürekli taciz ediliyor. | TED | يتعرض النساء في مجتمعها للمضايقة باستمرار في طريقهن إلى المدرسة أو في طريقهن إلى العمل. |
Koca işe giderken, karısı da evde çocuklara bakardı. | Open Subtitles | الزوج يذهب للعمل و الزوجة تبقى بالمنزل مع الاولاد |
Sanırım işe giderken yanlış trene bindi ve kayboldu. | Open Subtitles | اعتقد بأنه صعد للقطار الخاطئ في طريقه للعمل وقد ضاع |
Ve şimdi yatıyorum ...ama yarın işe giderken, 8:30 gibi sana uğrayacağım. | Open Subtitles | أنت تعرف الان سوف أذهب الى الفراش و لكن فى طريقى للعمل غدا سوف أتوقف والى 8: 30 سلام |
İşe giderken üç kez bir tarafımla Burt'ün numarasını çevirdim. | Open Subtitles | أتصلت بـمؤخرتي على بيرت ثلاث مرات في طريقي الى العمل |
Daha fazla pankek. Genelde, sen işe giderken ılık bir kahve bulursam kendimi şanslı sayarım. | Open Subtitles | في العادة أكون محظوظة إذا حصلت على فنجان قهوة فاترة في طريقك للعمل |
Kayak kaskımı ve eski bir kamuflaj ceketi buldum işe giderken onları giydim. | Open Subtitles | وجدّت خوذة التزلج خاصتي و سترة ذات نقوش تمويهيّة {\cHCDCC24} (مثل سترات رجال الجيش) وقمت بارتدائهم عند ذهابي للعمل |
Gaz ve elektrik. İşe giderken postalamam lazım. | Open Subtitles | لدي فاتورتين يجب دفعها غداً للغاز و الكهرباء سأرسلهم بالبريد غداً في طريقي للعمل |
O zaman işe giderken yol üzerinde bir şeyler atıştırayım. | Open Subtitles | سأحصل على بعض الطعام وأنا في طريقي للعمل |
İşe giderken yolumun üstünde olduğu için Peter bir eve bakmamı istedi, lütfen? | Open Subtitles | طلب مني بيتر تفحص هذا المنزل في طريقي للعمل, لذا رجاءً؟ |
Bu iyiydi. İşe giderken her gün buraya uğrarım. | Open Subtitles | نكتة جيّدة، أتوقف هنا كلّ يوم في طريقي للعمل. |
Hiçbir zaman "işe giderken kahve için duralım tipinde bir adam" olmadın. | Open Subtitles | أنت لم تعتبرني يوما كـ كشخص يشرب القهوى في طريقي للعمل. |
Her gün, işe giderken ve eve dönerken yolda ağladım. | TED | كنت أبكي كل يومٍ خلال ذهابي إلى العمل وفي طريق العودة إلى المنزل. |
Ve Doug ilk gün işe giderken, ana merkezin dikenli tel örgülerle çevrili olduğunu gördü. | TED | وعندما قاد دوغ إلى العمل في يومه الأول، لاحظ أن المقر الرئيسي محاط بسياج من الأسلاك الشائكة. |
Belki bu işe giderken otobüste okumak için şahane bir şey seçmek olabilir. | TED | ربما تختارُ قراءة شيء جميل وأنت في الحافلة في طريقك إلى العمل. |
Kocana işe giderken bir güle güle bile demiyor musun? | Open Subtitles | ابو اولادك يذهب للعمل وانتِ لم تقولي له ولا كلمة هل ضاع لسانك |
Deposunu işe giderken doldurmuş olabilir, ya da Vegas'ın herhangi bir yerinde? | Open Subtitles | أنه قام بالملء في طريقه للعمل أو أي مكان آخر في " فيغاس " ؟ |
Bu şarkıyı kaset bitinceye kadar baştan kaydetmiştin işe giderken yolda başa sarmama gerek kalmadan dinleyebiliyordum. | Open Subtitles | لقد سجلت تلك الأغنية مرارا وتكرارا لكى أستمع إليها و أنا فى طريقى للعمل |
İşe giderken bazen okulların önünden geçiyorum ve o sokağı olduğunca hızlı bir şekilde geçmek istiyorum. | Open Subtitles | عليّ ان اقود عائدا لهذه المدرسة الابتدائية في طريقي الى العمل واحاول ان اصل بأسرع مايمكنني في الشارع |
- Nerenin işe giderken burnuna gelen güzel tereyağı kokusu yoktur? | Open Subtitles | -تنبعث منه الرائحة في طريقك للعمل |
Kiracılarım işe giderken mektuplarını alabiliyor. Çok değerli birisiniz, Bayan E. | Open Subtitles | ليتمكن زبائني من اخذه وهم في طريقهم للعمل كم انت رائعة سيدة أي |
Bir kaçı, işe giderken yolda içmekten hoşlanır. | Open Subtitles | والبعض الآخر يحبّون احتساءه وهم في طريقهم إلى أعمالهم |
Diğerleri her dakika burada olabilirler amcam işe giderken onları bırakabilir | Open Subtitles | الرفاق سيكونون هنا في خلال دقيقة وكذالك عمي يمكن أن ينزل في الطريق للعمل |
Bana mı anlatıyorsun. Ben, o sayıyı evden işe giderken yapıyorum. | Open Subtitles | لا تتحدثي كذلك، يمكن أن يحدث لي هذا في طريقي إلى العمل |