O kahrolası yumurta. Onu biliyorum ne işe yaradığını da. | Open Subtitles | ،تلك البيضة اللعينة أعرف كل شيء حيالها، وأعرف ما فائدتها |
Bu yöntemin sende işe yaradığını söyleme sakın. | Open Subtitles | لا تخبريني كلامي هذا فلح معك حقًا |
Evet, Ferrig'i burada görünce işe yaradığını anladım. | Open Subtitles | أجل، توقعت هذا عندما رأيتُ إعلانات (فيرجي) أنها بلاشك قد نجحت |
İşe yaradığını hissediyorum. | Open Subtitles | يشعرُكَ أنّه ينفع |
Çoklu görevi yavaşlatmak istiyorsak bunun parlak bir şekilde işe yaradığını görebiliriz. | TED | إذا كنا على استعداد لإبطاء تعدد المهام، فقد نجد أنه يعمل بنجاعة. |
Her şeyi anlatırız, ...ama en azından bunun işe yaradığını kanıtlamış oluruz. | Open Subtitles | ونشرح ما حدث كل شىء ولكن على الأقل سنثبت لهم أنها تعمل |
Ve varılan genel yargı, işe yaradığını gösterdi. | TED | وكان الإجماع، أنها نجحت فعلاً |
Ne işe yaradığını bile bilmiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعرف حتى ما هي فائدتها. |
İşe yaradığını nereden bileceğiz? | Open Subtitles | كيف سنعلم ان الامر قد فلح ؟ |
Ne kadar işe yaradığını gördün mü? | Open Subtitles | أُنظري كيف فلح الأمر ؟ |
- Yani işe yaradığını duydun. | Open Subtitles | .(خطتِك الإرغامية معَ (مايك .تقصدين بأن وصلكِ خبرُ أنها قد نجحت |
İşe yaradığını hissediyorum. | Open Subtitles | يشعرُكَ أنّه ينفع |
Bu programı kullandık ve işe yaradığını biliyoruz. | TED | لقد استعملنا هذا البرنامج، ونعلم أنه يعمل. |
Ve bunun en ilgi çekici yanı, işe yaradığını bilmemiz. | TED | وما هو مثيرٌ للاهتمام حول هذا هو أننا نعلم أنها تعمل. |
Biraz yakar ama işe yaradığını göreceksin? | Open Subtitles | انه يلسع قليلاً ولكن مفعوله أكيد, أترين؟ |
Evet, yarasa öldükten sonra işe yaradığını sanmıyorum. | Open Subtitles | أجل، لا أظنُ أنّ هذا ينجح بعد موت الخفاش |
Bu sefer gerçekten rehabilitasyonun işe yaradığını düşünmüştüm. | Open Subtitles | ظننت بأمانة أن إعادة التأهيل قد نجح هذه المرة. |
Hayır, işe yaradığını düşünüyorum. | Open Subtitles | لا ، أعتقد إنه أفلح أعتقد إنه أفلح |
Ne işe yaradığını bilmiyoruz. | Open Subtitles | نحن لا نعرف الغرض منها |