Bu işe yaramayacak. En az 9 karakterli olması gerekiyor. | Open Subtitles | هذا لن يفلح يجب ان تكون تسعه رموز علي الاقل |
Yapmaya çalıştığı şeyi biliyorum. Ama işe yaramayacak. | Open Subtitles | أعرف ما يحاول أن يفعله لكن الامر لن يفلح |
Muhtemelen işe yaramayacak ama büyük bir özgüvenle söyledim bunu. | Open Subtitles | على الأرجح لن تنجح ولكنى قلتها مع الكثير من الثقة |
Bu işe yaramayacak. Uzun bir tahta kaşık arıyor. | Open Subtitles | إنها لن تعمل إنها تبحث عن ملعقة خشبية طويلة |
İşe yaramayacak Raymond. Demokratları bölmeyecek, | Open Subtitles | حسناً، هذا لن ينجح رايموند، هذا سيوحد الديمقراطيين، |
Şarkını bana ver biraz ayarlama yapalım, benim şarkım olsun. Bu işe yaramayacak. | Open Subtitles | دعني ان اخذ اغنيتك و اعيد انتاجها لكي تصبح لي لا يجدي نفعاً |
Bir tarafım işe yaramayacak diyor. | Open Subtitles | ومن ثم اربط عليها كالعصبة دزء مني يعتقد أن هذا لن يعمل |
Onlardan teslim olmalarını isteyebilirsin ama nedense işe yaramayacak gibi. | Open Subtitles | يمكن أن نطلب الإستسلام لكني أشعر أن هذا لن يجدي |
Sadece geri aramak için şansım olmadı. - Evet, bu işe yaramayacak. | Open Subtitles | لكن لم تأتيني الفرصة لأتصل عليك نعم هذا لن يفلح |
Eğer tişört giyiyorsan hiçbir işe yaramayacak. | Open Subtitles | اه حسنا, اذا كنت ترتدين قميصا لن يفلح هذا أبدا,نعم |
Her bağımlı gibi başka bir sorunu çözmeye çalışıyorsun ama bu işe yaramayacak. | Open Subtitles | وكأيّ مدمن فأنتَ تحاول حلّ مشاكل أخرى وهذا لن يفلح |
- Sana aşığım. - İşe yaramayacak. | Open Subtitles | ـ لو أني وقعت فى الحب معك ـ لن تنجح المحاولة، ستيفن |
Evet, aynen öyle ama yanlış giymekte inat edersen, işe yaramayacak. | Open Subtitles | شهرتها أكثر من البيجاما نعم بالضبط لكن لن تنجح إن أصررتِ على لبسها بشكل غير صحيح |
Hayır, üçün gücü büyüsünü kullandım, o olmadan işe yaramayacak. | Open Subtitles | لا، فلقد استخدمت التعويذة الثلاثية، لذا لن تعمل بدونها |
Bak. Her kim isen bil ki bu olay işe yaramayacak. | Open Subtitles | أيًّا مَن تكونين، فاعلمي أن هذا لن ينجح. |
Ama sonra da, bu yazmak iyidirden daha kötü, o yüzden de işe yaramayacak. | TED | بعد ذلك قلت لنفسي هذا أسوء بكثير من دافعي القوي للكتابة و لن يجدي نفعاً. |
Aşısı işe yaramayacak Amiral. Benden söylemesi. | Open Subtitles | أنا أخبرك ، أيها الأدميرال لقاحها لن يعمل |
Adamın gözünü ele geçirmeden bu bir işe yaramayacak değil mi? | Open Subtitles | هذا لن يجدي أي نفع إلا إذا إنتزعنا عين الرجل، هه؟ |
İşe yaramayacak. Çünkü yanlış ayakkabı giyiyor. | Open Subtitles | لن تفلح هذه الحيلة لأنها لا ترتدي الحذاء المناسب |
Beni zorlaman hiçbir işe yaramayacak. Odaklanmama izin vermelisin. | Open Subtitles | لن ينجح الأمر إذا إستعجلتني يجب أن تدعني أستوعبه |
Bu işe yaramayacak, dikkatimi dağıtmaya çalışman-- | Open Subtitles | أتعلمين هذا لن ينفع فأنتِ تحاولين تشتيتي |
Haklısın, oğlum. İşe yaramayacak. | Open Subtitles | أنتَ علي حق يا فتي، لن يُفلح الأمر |
Görmemişim gibi davranmıyorum ama olağan polis prosedürü bu durumda bir işe yaramayacak. | Open Subtitles | لست أدعي أنني لم أره ولكن إجراءات الشرطة المعتادة لن تجدي نفعاً بقضية كهذه |
Ne yapmaya çalıştığını biliyorum ama işe yaramayacak. | Open Subtitles | أَعْرفُ ما أنت تُحاولُ أَنْ تَعمَلُ، وهو لَنْ يَعْملَ. |
Bu işe yaramayacak, çoban kız. Barbunya'nın sen olmadığını öğrendiklerinde onu hapse atacaklar ya da Lana onu kaçamayacağı bir yere gönderecek. | Open Subtitles | لن ينجح هذا يا راعية البقر عندما يعرفون أنه لست أنت سوف يحتجزوه |
Eğer bunu beceremezsek bunca bilgisayar korsanlığı bir işe yaramayacak. | Open Subtitles | كل الإختراقات التي في العالم لن تنفع ان أوقفونا |