Sonra işeyip sıçan domuzlarla dolu şu minik deliğe gireceğiz. | Open Subtitles | و من ثم سننزل إلى تلك الحفرة الصغيرة مع الخنازير التي ستتغوط و تتبول |
Dışarıda halka şeklinde işeyip tuzaklar hazırlıyor! | Open Subtitles | هي في الخارج تتبول في دوائر وتصنع أفخاخ |
Döndüğünden beri, ağaçmışım gibi üzerime işeyip durdun. | Open Subtitles | منذ ان عدت الى هنا تبولت على كما لو كنت شجره |
Aynı anda hem işeyip hem boşaldım sanırım. | Open Subtitles | أظنّ أنني تبولت وشعرتُ بالنشوة في ذات الوقت |
24 saat burada kilitli halde işeyip sıçıyorsun ve kaç kişinin öleceği hakkında kararlar veriyorsun! | Open Subtitles | مقفل عليك 24 ساعة في اليوم بين الغائط و البول و تقوم باتخاذ قرارات قد تقود إلى موت عدد من الرجال؟ |
Yukarıdan üzerine işeyip sonsuza kadar kalında çıkmayacağım seni hasta ruhlu pislik. | Open Subtitles | سأتبول عليك و أطاردك للأبد أيها المُختل عقليًا. |
Belki bu sene altına işeyip ağlamazsın. | Open Subtitles | ربّما هذه السنة لن تتبوّل فى ملابسك الداخلية. |
Kasklarının içine işeyip, sıçarlar olası keskin nişancılar yüzünden camdan atmaya bile korkarak öylece arabaların içinde oturdular. | Open Subtitles | المركبة يتبولون في خوذاتهم , وخائفون من فتح النوافذ إزاء إحتمال قناصة |
Patrick kazanamayabilirsin ama Charlie'nin bahçesine işeyip ceza almaktan iyidir. | Open Subtitles | حسنا يا باتريك، قد لا تربح لكن على الأقل أفضل من الحصول على تذكرة للتبوّل على عشب تشارلي |
Ve Çevresel bir gelişimdi, çünkü durmu şöyle hayal edin,... ...1903 yılında Manhattan şehir merkezinde at arabaların ve atların girişi yasaktı,... ... bir milyon ata sahip olduğunuzda... ...ve milyon tanesinin işeyip diğer şeyleri yaptığında... ...yollarınızın nasıl görüneceğini hayal edin... ... bununla birlikde tifo ve yarattığı diğer sorunlar kesinlikle hayal bile edilemez. | TED | وكانت تحسيناً بيئياً، لأنه على سبيل المثال، في 1903 تم منع الخيول والعربات من دخول مانهاتن، والسبب، يمكننا تخيّل منظر الشوارع حين يكون لديك ملايين الخيول، وهذه الملايين تتبول وتفعل أشياءً أخرى، والتيفويد والأمراض الأخرى الناتجة عن ذلك لا تخطر في البال. |
Dur biraz. Deminden beri işeyip duruyorsun. | Open Subtitles | لقد كنت تتبول كثيراً |
"Üstüme işeyip beni sikmeni istiyorum. " | Open Subtitles | "أريدك أن تتبول علي و تضاجعني" |
Neye, bugün altıma işeyip işemediğime mi? | Open Subtitles | من كوني تبولت في سروالي اليوم ؟ |
Bir çubuğa işeyip gelmiş; beş saniye önce üzerime yıkıp gitti. | Open Subtitles | تبولت على عصا، وجاءت لتخبرني قبل 5 ثوان |
- Evet. Biraz soğuk olabiliyor ama Raj, şişeye işeyip uyku tulumuna koyarsan ısınabileceğini keşfetti. | Open Subtitles | (يصبح الجو بارد قليلًا ولكن إكتشف (راج أنه إذا تبولت بزجاجة ووضعتها بكيس نومك |
24 saat burada kilitli halde işeyip sıçıyorsun ve kaç kişinin öleceği hakkında kararlar veriyorsun! | Open Subtitles | مقفل عليك 24 ساعة في اليوم بين الغائط و البول و تقوم باتخاذ قرارات قد تقود إلى موت عدد من الرجال؟ |
Altına işeyip anasının eteği ardına saklanan bir hanım evladının entelektüel versiyonu. | Open Subtitles | مثلما يفكّر طفل سرواله أصفر بسبب البول. يرتعد وراء تنورة أمّه. |
Yukarıdan üzerine işeyip sonsuza kadar kalında çıkmayacağım seni hasta ruhlu pislik. | Open Subtitles | سأتبول عليك و أطاردك للأبد أيها المُختل عقليًا. |
Efendim, yanımdan çekilin yoksa bir kaba işeyip onu suratınıza atacağım. | Open Subtitles | مع كامل الإحترام يا سيدي، أغرب عن وجهي الأن وإلا سأتبول في كأس وأرميه في وجهك |
Çünkü, kovalara işeyip otoyolda hız yapmak için, çok gençsin. | Open Subtitles | لأنك صغير جداً. على أن تتبوّل فى الأسطل، وتقود ذهاباً واياباً. الطريق السريع. |
Sonra günün birinde bir çubuğa işeyip pozitif yazısını görüveriyor ve aktris olma hayallerini sadece otun fiyatını hesaplarken kafası matematiğe basan bir çocuğu yetiştirmek için bir kenara bırakıyorsun. | Open Subtitles | وفي يومٍ ما ستجد نفسكَ تتبوّل على عمود كشف الحمل، وبعد تظهر علامة تأكيد الحمل، ويجب عليكَ أن تتخلى عن أحلامك أن تكون ممثلةً، حتّى يتسنّى لكَ تربيّة طفلٍ يمكنه القيام بالعمليات الرياضيّة، إلاّ في حالة حساب ثمن المخدّرات. |
Ve ayrıca aynı bizim gibi işeyip sıçıyorsun. | Open Subtitles | وأنت تتبوّل وpoo مثل نحن الباقون. |
Ayrıca tır şoförleri boş şişelere işeyip sonra da otostopçuların üstlerine fırlatıyorlar. | Open Subtitles | حسناً، سائقي الشاحنات أيضا يتبولون في أباريق فارغة ومن ثم يرمونهم على اشارات الوقوف |
Gitmiyorum, işeyip geleceğim. | Open Subtitles | لستُ مغادراً. إنّي ذاهب للتبوّل فحسب. |