Ama sadece bu işi yapmak için bir alan verdim. | TED | ولكن بهذه الطريقة اعطيتهم مجالاً للقيام بشيء |
Size bu işi yapmak için ekin ürünlerini neden seçtiğimizi söyleyeyim. | TED | وسأخبركم لماذا اخترنا المحاصيل الزراعية للقيام بهذا حين أصل لتلك الفقرة من محادثتي. |
Şüphecilerle baş etmek için cesaretimiz var, işi yapmak için enerjimiz var ve bir planımız var. | TED | لدينا الجرئة لمواجهة المشككين، ولدينا الطاقة للقيام بالعمل، ولدينا خطة، |
Sence uzun boylu bir şempanze bu işi yapmak için eğitilemez miydi? | Open Subtitles | أليس بمقدورهم تدريب شمبانزي طويل للقيام بهذا؟ |
Çünkü bu işi yapmak için odaklanmam ve taktiksel düşünmem gerek. | Open Subtitles | وأحكمت إغلاقها. ولأقوم بمهمتي يجب أن يكون تركيزي قوياً وتكتيكياً. |
Bu yüzden birçok yanlışı düzeltmeliyiz yeterince akıllı olmalıyız bu gerçekten tehlikeli ve riskli ve zor işi yapmak için yani olabildiğince iyi yapabilmek için. | Open Subtitles | للقيام بذلك خطير حقا ومخاطرة وعمل صعب تعرفون أفضل وسيلة هي العمل بما في وسعنا. ويعني ذلك تجمع الناس معا ويتعلموا |
- Hiç şüphem yok. Evrak işi yapmak için doktor olmadım. | Open Subtitles | لم أصبح طبيبة للقيام بالمعاملات الورقية. |
Belki de bu işi yapmak için yanlış geceyi seçtik. | Open Subtitles | ربما اخترنا الليلة الخاطئة للقيام بهذا. هل تظن ذلك؟ |
- Yani diyorum ki birine böyle bir işi yapmak için kolayca emir verirken, dönüp kendinize baktığınız oldu mu? | Open Subtitles | المعذرة؟ أعني لماذا, بينما بأستطاعتُك بسهولة امرُ شخصِ آخر للقيام بذلك هل طرقتِ بابهُ بنفسك؟ |
Bana sanki burada, amelelik işi yapmak için can atan bir kız varmış gibi geliyor. | Open Subtitles | الآن هناك فتاة يبدو انها تحتضر للقيام ببعض العمل اليدوي |
Yıldızların bu işi yapmak için yeterli enerjileri yok ancak element fabrikası yeterince güçlü değilse fabrikayı patlatmaya ne dersiniz? | Open Subtitles | ليس للنجوم طاقة تكفي للقيام بالمهة. لكن إن لم يكن مصنع العناصرقويبمايكفي.. ماذا عن تفجير المصنع؟ |
Bu işi yapmak için hâlâ gücünün olduğunu söylemeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تخبرني بأنك لا تزال تملك الإمكانية للقيام بهذا العمل |
Zeki adamsın ama bazen işi yapmak için zekadan fazlası gerekir. | Open Subtitles | أنتَ رجل ذكي. لكن أحيانًا، يأخذ ذلك أكثر من أدمغة للقيام بعمل. |
Siz bu işi yapmak için para aldınız. Suçlamalar için değil. | Open Subtitles | أنتم تتلقون أجراً للقيام بعمل وليس لتوجيه الاتهامات |
- Yalnızca bu işi yapmak için gerekli olanı söylüyorum. | Open Subtitles | أنا أخبرك بكل ما يتطلبه الأمر للقيام بالمهمة |
Bu işi yapmak için, hayatta kalmak için odaklanmanız gerek. | Open Subtitles | للقيام بهذا العمل، للبقاء على قيد الحياة، عليك أن تكون مركزة. |
Kışın çalışmalarının sebebi ise, bahar ve yaz çalışmak için paralarının olmayışı, öyle yapmış olsalar, bu işi yapmak için gemilere ve denizaltı araçlarına ihtiyaçları olacağındandır. | TED | السبب الذي جعلهم يعملون في فصل الشتاء هو أنهم لا يملكون ما يكفي من المال للعمل في الصيف والربيع، بحيث، إن فعلوا ذلك، فإنهم سيحتاجون سفنا وغواصات للقيام بعملهم. |
Bence genelde, yaptığımız işi yapmak için maddi ödüllerin oldukça kötü bir sebep olduğunu düşünüyoruz. | TED | و بشكل عام ، أعتقد اننا نظن أن العوائد المادية سبب سخيف للقيام بالعمل الذي نعمله . |
Çünkü bu işi yapmak için odaklanmam ve taktiksel düşünmem gerek. | Open Subtitles | ولأقوم بمهمتي يجب أن يكون تركيزي قوياً وتكتيكياً. |