On dakika sonra, ön kapının sesini işittik. | Open Subtitles | بعد حوالي عشرة دقائق، سمعنا الباب الأمامي |
Senin için çok şeyler işittik. Vuruş yok. Topsuz çalışmalar. | Open Subtitles | سمعنا أنه لديك أساليب جنونيه في التدريب لا تسديد على السلة والتدرب بدون كرة |
Meslektaşlarımla beraber, yıllar boyu takımınız hakkında çok şey işittik. | Open Subtitles | أنا وزملائي سمعنا الكثير عن فريقك لسنوات عدة. |
Paylaştığımız iyi niyetimizin karşılığını da gördüğümüz oldu ama çok iyi bey ve hanımlardan dalga geçer şekilde hakaretler de işittik. | Open Subtitles | سمعنا ما يكفينا عن حسن النيّة لكن الإهانات الفكاهيّة تردنا من بعض ألطف الرجال والنساء. |
Siz ve şehriniz hakkında birçok, birçok hoş şey işittik. | Open Subtitles | سَمعنَا الكثير و الكثير من الأشياء الرائعة عنك و عن مدينتكِ. |
Yaptıklarınızı işittik. Ve çok etkilendik. | Open Subtitles | لقد سمعنا بما تقمون به ونحن متأثرون للغاية |
Meslektaşım Yüzbaşı Hastings'le eserinizin methini çok işittik. | Open Subtitles | أنا و مساعدي الكابتن "هستنغز" سمعنا الكثير عن انتاجك |
Rohan'da bir musibet olduğunu işittik. Kralı da etkileyen bir musibet. | Open Subtitles | لقد سمعنا عن المشاكل في "روهان" و مرض الملك |
Dertli çellosu hakkında çok şey işittik. | Open Subtitles | سمعنا الكثير عن آلته الحزينة و النفيسة |
Müziği işittik. Plağı. Diyecekim ki... | Open Subtitles | لقد سمعنا الموسيقى، من أسطوانتك الصوتية كنت أتساءل... |
Tamam, bunu sana anlatamam, ama ben tam burada, aklıma gelmişken, boşaltılmış bulunan binanın önündeydim, ve arkaya Yargıtay tarafından gelen, sesi bastırılmış, boğuk sesli bir gümbürtü işittik. | Open Subtitles | حسنا، أنا لا أستطيع إخبارك بذلك، لكنى كنت هنا أمام مبنى البرلمان والذى تم إخلائه و عودة نحو منطقة المحكمة العليا قد سمعنا للتو صوت مكتوم منخفض |
Koca bir taburu kendi başınıza doğradığınızı işittik. | Open Subtitles | ! لقد سمعنا أنك هزمت كتيبة كاملة من الجنود لوحدك |
- Şeytan'la sohbet ettiğini işittik. | Open Subtitles | سمعنا أنه كان يجري محادثات مع الشيطان |
Ama bunu duyunca gözümüzü bile kırpmıyoruz, çünkü bu tür cümleleri çok işittik, ve bir şekilde yaratıcılık ve çile çekmenin, tabiatları gereği birbirleriyle bağlantılı olduğunu, dolayısıyla sanatsal faaliyetin, nihayetinde, hep ızdıraba dönüşmesi gerektiğini içselleştirdik ve kabul ettik. | TED | لكننا لا نتردد البتة عندما نسمع شخصاً ما يقول هذا لأننا سمعنا هذا النوع من الأشياء لفترة طويلة وبطريقة ما فقد قبلنا ضمنياً وجماعياً فكرة أن الإبداع والمعاناة هذه مرتبطة إرتباطاً وثيقاً وأن الفن، في النهاية، سيقود في نهاية المطاف إلى الكرب. |
Önce insanı sağır edercesine bir ses işittik. | Open Subtitles | في البداية سمعنا صوتاً قوياً |
Cheyenne'den buraya gelebileceğinizi işittik. İşte buradayım. | Open Subtitles | سمعنا بأنك قادم من شاينن - ها أنا ذا - |
Sparta'nın savaşa gittiğini işittik. | Open Subtitles | سمعنا أن إسبارطة متوجهة للحرب |
Daha oraya varamadan çok gürültülü bir patlama işittik. | Open Subtitles | سمعنا دوى انفجار ضخم |
Utivich ve ben general ile yaptığın anlaşmayı işittik. | Open Subtitles | (يوتفيتش) وأنا سمعنا الصفقة التي اتفقت بها مع (الوقح) |
Siz ve şehriniz hakkında birçok, birçok hoş şey işittik. | Open Subtitles | سَمعنَا الكثير و الكثير من الأشياء الرائعة عنك و عن مدينتكِ. |