O'Reily'nin Benchley Memorial'da ameliyat olduğunu ve şimdi de kemoterapi göreceğini işittim. | Open Subtitles | سمعتُ أنهُ أجرى جِراحَة في مَشفى بينشلي و أنهُ الآن يتلقى العِلاج الكيماوي |
Buna şahit olan memurların durmadan kâbus gördükleri için izne ayrıldıklarını işittim. | Open Subtitles | سمعتُ الضباط الذي رأوا ذلك أصبح لديهم كوابيس جميعًا أخذوا إجازة |
Ortalıkta dolanan dedikoduları, hikayeleri işittim öyle ki eğer batıya seyahat edersek ilginç bir şekilde zengin ve bereketli topraklara ulaşacakmışız. | Open Subtitles | سمعتُ تلك الإشاعات، تلك القصص، أننا إن اتجهنا غرباً، فسوف نصل إلى أرض غنية ووفيرة. |
Bir sürü güçlü mü güçlü canavar burada toplandığını işittim. | Open Subtitles | لقد سمعت أن هنالك الكثير من الوحوش الأقوياء يتجمعون هنا |
Radyodan işittim. | Open Subtitles | لقد سمعت عن الانقلاب عبر الراديو، وبعدها بخمسة دقائق |
Askerlerin arasından geçtim ve bana seslenmelerini işittim. | Open Subtitles | مرّرت بين الجنود وسمعت أصوات تُنـادي عليّ |
Orası çok soğuk. Onların konuşmalarını işittim. | Open Subtitles | انة شديد البرودة هناك لقد سمعتهم يتحادثون |
Yolculuklarım sırasında Cumhuriyet'e verdiği sıkıntıları işittim. | Open Subtitles | سمعتُ بما أنزله من أسى بالأناس أثناء سفري |
Onu kuleye kapatacak kadar çok aşık, İşittim. | Open Subtitles | كافياً لتركها محبوسة فى البرج ، كما سمعتُ. |
Bugün tesadüfen burada talihsiz bir olay vuku bulduğunu işittim de. | Open Subtitles | عن طريق الصُدفة سمعتُ بأن حادثة مؤسفة وقعتْ هنا. |
Silah sesleri işittim ve onlar geri dönmediler. | Open Subtitles | ثمّ سمعتُ إطلاق نار ولم يرجعوا |
"Ruhunda uzun zamandır yetişen garip bir delilik işittim." | Open Subtitles | لقد سمعتُ بأن ذلك الجنون الغريب" "يمتدّ داخل روحك |
"Günün bu saatlerinde ormanın güzel olduğunu işittim." | Open Subtitles | "سمعتُ بأن الغابة لطيفة في هذا الوقت من اليوم" |
Ormanda neler olduğunu işittim. Peder Jean'a biraz akıl verdim. | Open Subtitles | لقد سمعت عن المحنة التي مررت بها في الغابة لقد سمع الأب جان مني كلاماً قاسياً |
Demek Johnny Farrel bu. Sizin hakkınızda çok şey işittim. | Open Subtitles | اذن فهذا هو جون فاربل لقد سمعت عنك الكثير |
14 yaşında okullu bir kızı oynayabileceğime dair küçük söylentiler işittim. | Open Subtitles | لقد سمعت اشاعات بأنني قد ألعب دور -طالبة بسن الرابعة عشر |
Şey hakkında pek çok güzel şey işittim. | Open Subtitles | حسناً ، لقد سمعت الكثير من الأمور الرائعة عنك ِ |
Ayrıca doktorluğa olan büyük tutkunu da işittim, Hunter. | Open Subtitles | وسمعت أيضاً ان لديك عاطفة حقيقة لكي تكون طبيب . هنتر |
Droidlerce kuşatıldığınızı işittim. Kalkanı kapatmayı nasıl başardınız? | Open Subtitles | وسمعت أنه تم حصارك من قبل الآليين فكيف أوقفت عمل الدرع ؟ |
Çitlerin yerle bir olduğunu gördüm. İniltileri işittim. | Open Subtitles | رأيت الأسوار متهدّمة، وسمعت التأووهات. |
Geçen akşam kavgalarını işittim. | Open Subtitles | لقد سمعتهم الليلة الماضية يتجادلون |
İngilizler. Onları tanımıyorum ama konuşurlarken işittim. | Open Subtitles | لم أعرفهم ولكنى سمعتهم يتحدثون |
Çocuk sahibi olmayı bile aklıma getirmedim. Bunun için kocamdan bir sürü hakaret işittim. | Open Subtitles | تركت منزلي و لم أرزق بأطفال و تحمَّلت إساءة زوجي لي من أجل هذا |