Ama ben kişisel trajedilerimi beni kızdıran herkese işkence etmek için bahane olarak kullanmıyorum. | Open Subtitles | لكنّي لا أتّخذ من مآسيّ الشخصيّة عذرًا لتعذيب من يغضبونني. |
Bence bu kendimize işkence etmek için yaptığımız bir şey. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا شئ نختلقه لتعذيب أنفسنا |
Ona işkence etmek için eski bir sorunu mu kullanacağız? | Open Subtitles | والذين يستطيعون اجبار ديوك على الكلام استخدام اضطراب قديم لتعذيبه ؟ |
İşkence etmek için içlerinden birini seçemem. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أختار أحدهم لتعذيبه |
Şimdi dinle, bir konuda anlaşalım o kapıdan içeri girdiğimizde, buraya Mathis'i tutuklamak için geldik, tamam mı ona işkence etmek için değil. | Open Subtitles | أنصت، لنكُن على وضوح سندخل هذا الباب لنعتقل (ماثيز)، لا لتعذيبه. |
Ona işkence etmek için. | Open Subtitles | -جيّد، نعم، لتعذيبه . |