İşkenceyi kaldırdın biliyorum. Ama şimdi yeni bir kabine var. | Open Subtitles | انا اعلم عن الغيت التعذيب ولكننا لدينا مجلس جديد الان |
Bu ulus işkenceyi zalim olduğu için yasaklamadı, kendimizi korumak için yaptık! | Open Subtitles | هذه الدوله لم تحظر التعذيب لانها قاسيه لقد فعلنا ذلك لنحمى أنفسنا |
Böyle bir işkenceyi hak etmek için nasıl bir suç işlemiş olabilir ki? | Open Subtitles | ماهي الجريمة التي أتركبها لتستحق كل هذا التعذيب الليلي؟ |
Çektiğin bu işkenceyi rahatlatmak için, yapabileceğim bir şey olsaydı keşke. | Open Subtitles | .. لو كان هناك طريقة يمكننى بها أن أخفّف عنك هذا العذاب.. الذي تمرّ به |
Karli'nin gördüğü işkenceyi öğrendikten sonra aklıma Erna'nın bana anlattıkları gelmemişti. | Open Subtitles | حين عرفت عن تعذيب كارلي لم أفكر بما أخبرتني إيرنا به |
Tamam, yani, rahatlıkla adam öldürüyorlar, işkenceyi kullanabiliyor, ve koordine bir kaçışı | Open Subtitles | حسناً إذا ، قد قتلوا بكفائة قد استخدموا التعذيب ، و هم قادرين على الإعدام |
Tamam, saat çok güzel ama sadece gördüğüm işkenceyi karşılar. | Open Subtitles | الساعة لطيفة , حسنا , لكنً إنها تكفيني فقط لأتلقى التعذيب. |
Kurbanlarının kılığına girerek işkenceyi tekrar yaşayabiliyor. | Open Subtitles | عن طريق ارتداء ملابس ضحاياه يستطيع ان يعيش التعذيب من جديد |
- Bu adamın sorularındansa işkenceyi tercih ederim. | Open Subtitles | سوف أخذ التعذيب بدلا من سماع هذه الأسئلة تلقيت هذا |
- Tamam. Bu adamın sorularındansa işkenceyi tercih ederim. | Open Subtitles | سأخذ التعذيب بدلا من سماع أسئلة هذا الرجل |
İyiler, işkenceyi öyle bir hale getirmeliydi ki kötüler bitmemesini istemeliydi. | Open Subtitles | أن يتطور , و هل تدري ما الذي إكتشفناه؟ أن تجعل من تعذبه لا يريد أن يتوقف التعذيب |
Ba'ath Partisi işkenceyi bir oyun gibi kullanır. | Open Subtitles | حزب البعث استخدم التعذيب كما لو كان لعبة |
Kesmesi ve alıkoyması cinsel sadizm göstergesi ama kurşun yarası işkenceyi bir sadiste göre çok hızlı bitiriyor. | Open Subtitles | التجريح و التقييد يشيران الى السادية الجنسية لكن الطلق الناري ينهي التعذيب سريعا بالنسبة لسادي |
Ama görünüşe göre kazayı, işkenceyi yada bu her neyse kimse görmemiş. | Open Subtitles | ولكن لا يبدو أن أحداً رأى الحادثة أو التعذيب أو أي شئ عن ما حدث |
İşkenceyi uzatıyor çünkü uzattıkça daha güçlü hissediyor. | Open Subtitles | ويطيلُ من التعذيب لأنه يفعلهُ أكثر، ويشعر بقوة |
Şüpheli işkenceyi arttırdığına göre sinirleniyor olabilir. | Open Subtitles | حسنا، كون الجاني يصعد من طريقته في التعذيب قد يعني انه يعاني من الإحباط |
Olabildiğince çok acı vermeliydi, işkenceyi böyle aniden bitirmemeliydi. | Open Subtitles | وأنه سيلحق أكثر قدر من الألم ولن يقوم بإنهاء التعذيب فجأة |
Bu yüzden işkenceyi daha da şiddetlendiriyor. | Open Subtitles | وذلك يسمح له بالاستمرار التعذيب إلى أبعد من ذلك |
Sana boşa harcanmış yılları ve sonu gelmeyen işkenceyi işte bunlar getirecek. | Open Subtitles | وهذا ما سيجلب عليك سنوات مهدورة مِن العذاب المستمرّ |
İçinde bulunduğum işkenceyi bir hayal et. | Open Subtitles | تخيّل العذاب الذي يسببه لي هذا |
Bana çektirdiği işkenceyi ona ödetmek için bunu yapacağım. | Open Subtitles | ماعدا شيء واحد , يمكنني تعذيب ذلك الرجل وسأفعل ذلك , لجميع الأوقات التي عذبني فيها |
Sanırım işkenceyi tamamlamak için gizliliğe ihtiyacı vardı. | Open Subtitles | اعتقد انه احتاج الخصوصية ليكمل تعذيبه |