| Geçemezsem, Tanrı'nın benim için başka işleri var demektir. | Open Subtitles | وان لم اجتاز فهذا يعني ان الله لديه عمل آخر لي |
| Biliyorum. Herhalde çok yoğun. Başka işleri var. | Open Subtitles | نعم, أعتقد بأنه مشغول, تعرفون لديه أمور أفضل لِيفعلها |
| İki tanesi de dışarda kapıyı gözetliyor. Burada ne işleri var? | Open Subtitles | وإثنان عند المدخل في الخارج - ما الذي يفعلونه هنا - |
| Gelecekteki John'un yapacak daha önemli işleri var. | Open Subtitles | شخصيتكَ المستقبلية لديها أمور أكثر أهمية كي تنجزها |
| - Oğlumun ölü beyaz adamın müziğini öğrenmekten başka yapacak daha önemli işleri var. | Open Subtitles | أبني لديه أشياء أكثر أهمية ليفعلها أهم من تعلم موسيقى البيض القديمة |
| Nasıl olduğunu bilirsiniz. Hepimizin yapacak işleri var. | Open Subtitles | تعلم كيف تسير الأمور كلنا لدينا عمل لنؤديه |
| Ve şimdi nefret ettikleri işleri var ve yaşadıkları hayatı kendileri bile tanıyamıyor. | Open Subtitles | والآن لديهم عمل يكرهونه ويعشون حياة لا يدركون فيها شيئاً. |
| Setimde ne işleri var? | Open Subtitles | من هؤلاء الاشخاص ماذا يفعلون في مشهدي |
| Başkanın bütün bir Pazar gününü lunaparkta geçirmekten daha önemli işleri var. | Open Subtitles | الرئيس لديه عمل أكثر أهمية من قضاء يوم الأحد بالكامل في حديقة ألعاب. |
| Seyircilerin içinden bazılarınızın işleri var bazılarınızın ise kariyeri. | Open Subtitles | أنتم في الجمهور بعضكم لديه عمل والآخر لديه مهنة |
| Biz kazandık ve adamın yapacak işleri var. | Open Subtitles | لقد فزنا و الرجل لديه عمل لينهيه |
| Ne kadar güzel olursa olsun yoldan çıkmış bir İngiliz'i kovalamaktan çok daha önemli işleri var. | Open Subtitles | لديه أمور مهمة أخرى ليقلق بشأنها بدلاً من مطاردة إنكليزية ضالة مهما كانت جميلة |
| Ne kadar güzel olursa olsun yoldan çıkmış bir İngiliz'i kovalamaktan çok daha önemli işleri var. | Open Subtitles | لديه أمور مهمة أخرى ليقلق بشأنها بدلاً من مطاردة إنكليزية ضالة مهما كانت جميلة |
| Peki ya şu an burada ne işleri var? | Open Subtitles | و لكن الان في هذا الوقت ما الذي يفعلونه ؟ |
| Evimde ne işleri var anlamıyorum! | Open Subtitles | وأنا لا أفهم ما يفعلونه في منزلي |
| -Çünkü yapacak daha önemli işleri var! | Open Subtitles | لكنها لم تعد الاتصال بي ربما لديها أمور أخرى أكثر أهمية |
| Clementine'in uğraşacak daha mühim işleri var. | Open Subtitles | (كليمنتي) لديها أمور أهم من ذلك |
| Anne, bu çok gereksiz bir bilgi, onun yapacak başka işleri var. | Open Subtitles | أمي هذه معلومات كثيرة لديه أشياء أخرى ليقوم بها |
| İkimizin de onunla bitirilmemiş işleri var. | Open Subtitles | نحن الإثنان لدينا عمل غير منتهي معه |
| Dışarıdalar. Ama çok uzun sürmesin. Yapacak işleri var. | Open Subtitles | أنهم بالخلف , لا تاخذين وقتاً طويلا لأن لديهم عمل القيام به |
| Öyleyse, çöpte ne işleri var? | Open Subtitles | اذا .. ماذا يفعلون في القمامة ؟ |
| Ya çok işi var ya da ya da Roman'la bazı işleri var. | Open Subtitles | لديهم الكثير من العمل او ربما رومان لديه الكثير من العمل من يعلم؟ |
| hmm, Francis'in halletmesi gereken işleri var, sonra ayrılacağız. | Open Subtitles | فرانسيس لديه بعض الأعمال يحضرها وبعد ذلك سنُغادر. |
| Bunalımlı gençleri aramaktan daha önemli işleri var. | Open Subtitles | لأنه لديهم ما يهمهم أكثر من البحث عن طلبة الكلية المكتئبين |
| Çocuklar okula gidiyor, insanların yapacak işleri var. | Open Subtitles | وأطفالهم يذهبون للمدارس، البالغون لديهم وظائف ليقوموا بها |
| Herkesin kendi yaşamları var. İşleri var. | Open Subtitles | الناس لديهم حياتهم الخاصة إنهم مشغولون |