Şu Beacon Evi'ni işleten adam, Peder Mike onun olayı nedir? | Open Subtitles | الرجل الذى يدير نزل بيكون القس, مايك ما الذى تعرفينه عنه؟ |
Büyük bir Tokyo balık marketi işleten küçük yaşlı adam. | Open Subtitles | رجلٌ مسنّ كان يدير مطعماً صغيراً قرب متجر طوكيو للسمك |
Bu sunucuyu işleten kişi, kazanana büyük bir para ödülü teklif ediyor. | Open Subtitles | أي كان من يدير هذه اللعبه فهو يعرض جائزة مالية كبيرة للفائز |
Genelev işleten bir arkadaşının mektubu var içinde. | Open Subtitles | مِنْ صديقة له , على الأرجح تدير بيتاً للدعارة |
Bir oto yıkama yeri işleten ölmek üzere olan bir adamım ben. Yemin ederim ki bundan başka bir şey değilim. | Open Subtitles | أنا رجل يحتضر يُدير مغسلة سيارات أقسم أن هذا ما أنا عليه وحسب |
Hollywood'u işleten internet sapıklarına kız. | Open Subtitles | أكرهي منحرفي الإنترنت الذين يديرون هوليوود |
Az önce piyasa araştırma şirketi işleten bir arkadaşımla konuştum. | Open Subtitles | حسناً , للتو تحدثت مع صديق يدير شركه ابحاث تسويقيه |
İşte yıllardır online olarak çalışan, kendi web sitesini işleten ve popüler Live Journal'da bir blogu olan bir Rus. | TED | هنا هذا الشاب الروسي الذي كان يعمل على الشبكة منذ عدة سنوات الذي يدير موقعه الخاص و يدير مدونة تحت مجلة لايف جورنال |
Yazarı 1930’larda Viyana’da bir yatılı okul ve klinik karışımı bir yeri işleten Hans Asperger adında bir adamdı. | TED | كان كاتبها رجل يدعى هانز أسبرجر، والذي كان يدير مكاناً عبارة عن مصحة ومدرسة داخلية في فيينا منذ عام 1930. |
Girişimcinin tanımı “bir ticari girişimi örgütleyen, işleten ve ilgili riskleri öngören kişi"dir. | TED | ان تعريف العصامي هو الشخص الذي يدير وينظم ويتوقع مخاطر الاعمال |
Batakhaneyi 1939'a kadar işleten Mike Florian'dı. | Open Subtitles | لقد كان مايك فلوريان يدير المحل حتى 1939 م |
Bir hafta önce öldü. Kuş cennetini işleten milyoner mi? | Open Subtitles | أليس هو نفسه المليونير الذي يدير ملاجئ الطيور ؟ |
Kuş cennetini işleten milyoner mi? | Open Subtitles | أليس هو نفسه المليونير الذي يدير ملاجئ الطيور ؟ |
- Yalnız bir konuda sizi uyarmalıyım orayı işleten adam biraz cins bir tip özellikle de sipariş verme konusunda. | Open Subtitles | هناك تحذير واحد فقط الرجل الذي يدير المكان مزاجي قليلاً، وخصوصاً حول إجراءات الطلب |
Hediye dükkânını işleten, muhtemelen ev hanımı görünümlü piliçten, bir sempati randevusu kopardığın için etkilenmemi bekleme. | Open Subtitles | لا تظنّك تركت انطباعاً لديّ لأنّك استطعت ترتيب موعد بدافع شفقة مع الفتاة القبيحة التي تدير متجر الهدايا هذه الأيام |
Mutfağı işleten, kesinlikle korkutucu Rus bir kadın var. | Open Subtitles | يوجد تلك المرأة الروسية التي تدير المطبخ, مرعبة جداً |
Bu, binlerce çalışanı olan karmaşık bir şirket. Yüz milyonlarca dolarlık roket yakıtı itici sistemleri işi yapan, Brezilya'da 4.000 ATM işleten, binlerce düzine gelir vergisi düzenleyen bir şirket. | TED | هذه شركة كبيرة بها الالاف من الموظفين، مئات الملايين من الدولارات تصنع أنظمة صواريخ تعمل بالبارود و تدير 4 الاف صراف آلي في البرازيل تجهز لضريبة الدخل لعشرات الألاف . |
Biliyorsun, sadece restoran işleten biri için bayağı şey biliyorsun. | Open Subtitles | أتعرف، لرجل يُدير مطعماً فحسب، فأنت تعرف قدراً هائلاً. |
Eyaletin adli labotavuranı işleten çocukla aynı üniversiteye gitmiştim. | Open Subtitles | ذهبتُ لمقابلة الشخص الذي يُدير مُختبر الطب الشرعي |
Bir oto yıkama yeri işleten ölmek üzere olan bir adamım ben. Yemin ederim ki bundan başka bir şey değilim. | Open Subtitles | أنا رجل يحتضر يُدير مغسلة سيارات أقسم أن هذا ما أنا عليه وحسب |
Bu yeri işleten çevreciler ilgili olduğu sürece savunmasız bir hayvanı doldurmayı asla hayal edemem. | Open Subtitles | طالما هناك ثلاثة حمقى يديرون هذا المكان بشأن الأمور المقلقة لم أحلم قط بالأمور السيىء أيها الحيوان المسالم |
Galler'de dondurma dükkanı işleten bir sürü İtalyan var. | Open Subtitles | هناك الكثير من الايطاليين في ويلز الذين يديرون محلات الآيس كريم. |
Et lokantası işleten Baek ailesini biliyor musun? | Open Subtitles | تعرف مطعم اللحوم لعائلة بايك؟ |