Rahip Coggins her zaman "beden ve ruh" dükkanı işlettiğini söylerdi. | Open Subtitles | الموقر كوجن لطالما قال بأن كان يدير متجراً للروح والجسد معاً |
Medine'de uyuşturucu fabrikası işlettiğini biliyor muydun? | Open Subtitles | أتعلم بأنه يدير مصنعا للمخدرات في المدينة؟ |
Haber vereceğim. Bunu kimin işlettiğini biliyorum. | Open Subtitles | انا بسوي مكالمه الى كنت ما تدري من الي يدير االعمليه |
Berlin'de ithalat şirketi işlettiğini söyledi. | Open Subtitles | لقد اخبرنى انه يدير شركه استيراد خارج برلين |
Queens'te bir depo işlettiğini haber aldık. | Open Subtitles | حصلنا على معلومة أنه كان يجري عملية خارج مستودع في "كوينز" |
Yani bunca yıldır babamın kasabanın diğer tarafında bir çiftlik malzemeleri dükkân işlettiğini mi söylüyorsun? | Open Subtitles | هل تقولين أنه في كل هذا الوقت أبي كان حي وفي الجهة الأخرى من البلدة يدير مخازن الغذاء والتموين؟ |
Kayınbabanın ticarethane işlettiğini duydum. Belki de iyi gitmiyordur. | Open Subtitles | سمعت بأن حماكِ كان يدير مشروعاً تجارياً ربما لا يسير هذا العمل على ما يرام |
Eski torbacısı Arnavutlar için kerhane işlettiğini söylemişti. | Open Subtitles | موزعه السابق أخبرنا أنه كان يدير بيتاً للدعارة من أجل الألبانيين. |
-Bu çamaşırhaneyi Sai Lo'nun işlettiğini biliyoruz. Ve işini çok iyi yapıyor. | Open Subtitles | نحن نعلن أن ساي لو يدير من مغسلته |
Ponzi şemasını işlettiğini söyledi. | Open Subtitles | قال أنه كان يدير عملية أحتيال أستثمارية |
Şimdi Richard gazeteyi benden nasıI daha iyi işlettiğini anlatsın. | Open Subtitles | لكنني أريد أن يشرح لي (ريتشارد) كيف يدير هذه الصحيفة أفضل مني عندما نذهب |
Audry'nin Yeri'ni Nicky Cush'ın işlettiğini sanıyordum. | Open Subtitles | " توقعت أن " نيكي " يدير ملهى " أودري |
Donaka'nın bir yeraltı dövüş kulübü işlettiğini biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أن " دوناكا " يدير نادي قتال سري |
Queens'te bir depo işlettiğini haber aldık. | Open Subtitles | حصلنا على معلومة أنه كان يجري عملية خارج مستودع في "كوينز" |