İşte o an, 30.000 civarı nüfusu olan o kasabada, evrenin sonsuzluğunu gerçekten takdir ettim ve içerisinde arama yapmamız gerektiğini düşündüm. | TED | في تلك اللحظة في مدينة صغيرة جدا يبلغ تعداد سكانها 300 الف تقريبا حيث قدرت حقا ضخامة الكون وكمية البحث التي سنقوم بها |
İşte o an iki insanı mutlu edebileceğimi fark ettim... ve bu insanlardan bir tanesi ben olacaktım. | Open Subtitles | .. أيقنت في تلك اللحظة .. بأنه يمكنني اسعاد شخصين و أحدهما سيكون أنا |
İşte o an kafama dank etti: Bu çocuğun engelli insanlarla olan tecrübesi onları ilham kaynağı aracı olarak görmekti. | TED | وحينها اتضح لي: كانت تجربة هذا الصبي الوحيدة مع ذوي الإحتياجات الخاصة كوسائل للإلهام |
İşte o an, hayatınızın tümüne karar verildiği andır: Aşık olursunuz, arkadaşınızı kaybedersiniz, karanlıkta kalırsınız. | TED | وتلك هي اللحظة التي يتم فيها تقرير مسار حياتك فعلاً تقع في الحب تفقد صديقاً يختفي الضوء |
İşte o an kendimi kaybettim ve hayatımın hatasını yaptım. | Open Subtitles | وهنا عندما فقدت أعصابى وإرتكبت أكبر خطأ فى حياتى |
İşte o an Lily teyzeniz sporla ilgili en harika şeyi fark etti: Bir anlığına bile olsa, size dertleriniz unutturur. | Open Subtitles | وبذلك الوقت لاحظت (ليلي) الشيء الذي يميز الرياضة إنها تشغل بالك عن همومك ، حتى لو كان للحظة |
İşte o an cevabın başından beri orada olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | و حينها أدركت أنّ الحلّ كان موجوداً طيلة الوقت |
İşte o an, annemin benimle gurur duyması ve yaptığı bütün fedakarlıkların boşa gitmediğini bilmesi için elimden gelenin yapmaya karar verdim. | Open Subtitles | في تلك اللحظة قررت أنّي سافعل ما يتطلبه الأمر ، لتكون أمي فخورة لأجعلها تشعر بإن كل تضحياتها كانت ذات قيمة |
İşte o an karar verdim, bu kadar yeter, buradan gidiyorum." | Open Subtitles | في تلك اللحظة قررت: هذا يكفى سأخرج من هنا |
İşte o an, çirkin küçük kurbağa hüzünlü ve boncuk boncuk gözleriyle ona doğru bakarak yalvarmış: | Open Subtitles | في تلك اللحظة نظر الضفدع القبيح، بعينيه الواسعتين الحزينتين مستجدياً: |
Çünkü biliyordu ki, siz bize emir verip de kafalarını kestiğimiz an işte o an, Tanrı bizi terk edecekti. | Open Subtitles | ، عَرَفـَتْ عندما أصدرت الأمر ، أنّ أنصالنا ستقطع رؤوسهم ، أنه في تلك اللحظة . سنكون بلا إله |
İşte o an bir daha asla bir erkeğe bağlanmamaya karar verdim. | Open Subtitles | "في تلك اللحظة قررت" "بأن لا أربط نفسي برجل أبداً" |
İşte o an şunu fark ettim: Bir arkadaşla evlat edinmek mi? Saçmalıktı. | Open Subtitles | وحينها أدركت أن تبني طفل بمشاركة صديق أمرٌ غبي |
İşte o an, telefonu açmak için bana yalvaracaksın. | Open Subtitles | وحينها ستتوسّلني لأجري الاتصال |
İşte o an yargıç olmak istediğimi anladım. | Open Subtitles | وحينها عرفت أني أريد ان أكون قاضٍ |
İşte o an kesin olarak anladım ki seni kurtarmak için ne gerekiyorsa yapabilirim. | Open Subtitles | أشياء لا توصف. وكان في ذلك اللحظة التي أدركت، على وجه اليقين، |
İşte o an Candace fark etti ki bu insanlar onun sadece arkadaşları değil aynı zamanda da ailesiydiler. | Open Subtitles | كانت هذه اللحظة التي أدركت كانديس فيها ليس هؤلاء الأشخاص اصدقائها فقط هؤلاء عائلتها الآن |
İşte o an kendimi kaybettim ve hayatımın hatasını yaptım. | Open Subtitles | وهنا عندما فقدت أعصابي وارتكبت أكبر خطأ في حياتي |
İşte o an Lily teyzeniz sporla ilgili en harika şeyi fark etti: Bir anlığına bile olsa, size dertleriniz unutturur. | Open Subtitles | وبذلك الوقت لاحظت (ليلي) الشيء الذي يميز الرياضة إنها تشغل بالك عن همومك ، حتى لو كان للحظة |
İşte o an "eğitimin tamamlanana dek tokat atmak yok"un neden en önemli kural olduğunu anladım. | Open Subtitles | و حينها أدركت لما لا صفع حتى يكتمل تدريبك هي القاعدة الأهم |
İşte o an gözlerimin önünde başka bir başlık belirdi. | Open Subtitles | وبتلك اللحظة ، عنوان أخبار آخر ظهر أمام عيناي |
İşte o an katliamın sonuçlarının farkına vardım. | Open Subtitles | عند تلك اللحظة أصبحت مدركا لنتائج المجزرة |
İşte o an anladım ki kızımın zencilerle tanışması lazım. | Open Subtitles | حينها أدركت أنها يجب ترى وتعرف بعضا من الأشخاص السود |