Bu tasarım ilkelerinden biri, daha büyük roketler icat etmek yerine onları bir araya getiriyorsunuz. | TED | هذا جزء من مبدأ التصميم ليس مجرد اختراع صواريخ بالغة الضخامة، ولكن الجمع بينها. |
Niçin Henry Ford, siyah renkte olduğu sürece bitirilen herhangi bir Ford arabasını üretmek için seri üretim hattını icat etmek ihtiyacı duydu? | TED | لماذا كان على هنري فورد اختراع خط إنتاج لإنتاج سيارات فورد التي تأتي في مختلف الأشكال طالما أنها سوداء؟ |
Ona hiç tanımadığı bir baba icat etmek, ailesiyle tanışmasına engel olmak. | Open Subtitles | اختراع أب لم تلتقي به، ابعادها عن مقابلتها لعائلتها |
Ben de dünyanın ilk tam entegre yarı-iletkenini icat etmek istiyorum, ama her zaman istediğimizi alamayız. | Open Subtitles | اريد إختراع شبه موصل متكامل يدمج العالم لكننا لا نحصل دائما على مانريد |
Ama benim en sevdiğim, kaskı icat etmek zorunda kalmış olmamız. | Open Subtitles | لكن المفضل لديّ هو إختراع الخوذة |
Bir şey icat etmek imkansız. Sen bunu nasıl becerdin? | Open Subtitles | اختراع الاشياء شئ مستحيل، كيف فعلت ذلك ؟ |
Yaşamak için bu oyuncak dünyasını icat etmek beyin hasarımın beynime yaptığı en zekice şeydi. | Open Subtitles | اختراع عالم الألعاب هذا هو أفضل شيء ذكي قام به دماغي الخرب |
Bizim yeni kitabımız "Ateşi Tekrar İcat Etmek" nasıl elde edeceğinizi açıklıyor. | TED | "و كتابنا الجديد " إعادة اختراع الوقود .يصف كيف تحصل عليها |
Kendisi, ayrıca güneş enerjisini ve Kuzey Amerika'daki elektrik sanayisini yeniden icat etmek için bir yol arıyor ve eğer şansı yâver giderse, bizi Mars'a götürecek, umuyorum ki görmeye ömrüm yetecek. | TED | والذي وجد وسيلة لإعادة اختراع الطاقة الشمسية وصناعة الكهرباء في أمريكا الشمالية، وإذا كان محظوظاً، فانه سوف يوصلنا إلى المريخ، ونأمل أن نرى هذا في عصرنا. |
Diyalog icat etmek ne demek? | TED | ما معنى ذلك، اختراع الحوار؟ |
Benim adım Flint Lockwood ve suyu yemeğe dönüştüren bir makine icat etmek üzereyim. | Open Subtitles | إسمي هو (فلنت لوك وود) و كنت على مشارف اختراع آلة تحول الماء إلى طعام |
Kendimizi yeniden icat etmek. | Open Subtitles | الحاجة لـإعادة اختراع أنفسنا |
Sözcüğü icat etmek zorundaydılar. | Open Subtitles | كان عليهم اختراع واحدةً |
Watson, silah sesini düşürecek bir cihaz icat etmek üzereyim. | Open Subtitles | أنا بوسط عملية اختراع جهاز... يكتم صوت إطلاق النار يا (واتسون... |
Böyle gelişmiş bir teknolojiyi icat etmek sıfırı gerektirir. | Open Subtitles | إختراع تقنية بهذا التطور تتطلب الصفر |
Ne zaman sağlık koruma hizmetleri konusunda ümitsizliğe kapılsam bütün bunlar çok heyecan veriyor; çünkü Bill ve Melinda Gates Vakfı var, tuvaleti yeniden icat etmek harika, Matt Damon'ın tuvalet grevine girmesi insanlık için büyük, kalın bağırsağı için zararlı bir adım. | TED | لذا عندما أمر بحالة يأس من أوضاع الصرف الصحي على الرغم من أن هذه أوقات مثيرة لأن جعلنا مؤسسة (بيل و ميلندا جيتس) تعيد إختراع المرحاض، هو أمر عظيم معنا قام مات ديمون (ممثل مشهور) بعمل إضراب عن قضاء الحاجة وهو الأمر العظيم للبشرية، و السيئ جداً لأمعاءه. |