Bu, kendini ifade etmek için eline geçen ilk fırsat. | Open Subtitles | وإنما هذه أول فرصة تحظين بها للتعبير عن نفسك بحق. |
İkincisi, benim gibi bir çok genç kadın düşüncelerini ifade etmek için onu çok az kullanıyorlar. | TED | وثانيًا أن أكثر الشابات مثلي بالكاد يستعملنها للتعبير عن آرائهن. |
Sahip olduğumuz duygunun yoğunluğunu ve güvencesizliğin getirdiği farkındalığı ifade etmek için sosyal olarak hoşa giden yollar bulmamız gerekiyor. | TED | ولكن علينا أيضًا أن نجد طرقًا مستساغة اجتماعيًّا للتعبير عن شدة عواطفنا والوعي الذي تستمده من نقاط ضعفنا. |
Kendini ifade etmek için iyi bir yöntem bu. | Open Subtitles | هيه، اسمع، إنها طريقة جيدة للتعبير عن ذاتك |
Şey, aslında, buraya yıllarca bizim için yaptıklarından ötürü duyduğumuz minneti ifade etmek için gelmiştim. | Open Subtitles | في الواقع جئت هنا لأعبر عن امتناننا لكل ما فعلتيه لنا على مر السنين |
Carla Brody, ünü hızla artan bir sanatçı, buradaki hayatımızın nasıl olduğunu bütün dünyaya daha kalıcı bir şekilde... ifade etmek için görevlendirildi, bu sahildeki herkesin bildiği gibi; | Open Subtitles | كلارا برودى فنانة ذات سمعة متنامية لقد تم تفويضنا للتعبير عن طريقتنا فى الحياة بصفة دائمة |
İlgimi ifade etmek için ne kadar ileri gideceğimi merak ettiysen cevabı aldın herhalde. | Open Subtitles | إن كنت تحاولين معرفة إلى أين سأصل إليه للتعبير عن مدى اهتمامي، فأعتقد أنك قد عرفت. |
Üç farklı duygumu ifade etmek için üç farklı mürekkep kullandığımı fark ettin mi? | Open Subtitles | هل لاحظت انني استخدمت ثلاث انواع مختلفه من الحبر للتعبير عن مشاعري الثلاث المختلفه؟ |
Nasıl, ortak anlaşmazlıklarını ifade etmek için mi? | Open Subtitles | أي , للتعبير عن عدم الثقة المتبادلة بينهما ؟ |
Korkularımızı, sorularımızı, şüphelerimizi ifade etmek için toplandık. | Open Subtitles | لقد اجتمعنا الآن, للتعبير عن مخاوفنا. تساؤلاتنا, وعن هواجسنا. |
Evet, kendimi ifade etmek için kuklaya ihtiyacım yok. | Open Subtitles | نعم و أنا لست بحاجة لدمية للتعبير عن نفسي |
Kendimi ifade etmek için sanatımı kullandım ve onlara gününü gösterdim. | Open Subtitles | أنا استخدام الفن للتعبير عن نفسي وأنا أظهر لهم. |
Başlıca olarak erkeklerin duygularını ifade etmek için kullandıkları dille bir kadının duygularını tarif etmesi zor. | Open Subtitles | انه أمر صعب على إمرأة أن تعبّر عن أحاسيسها في لغة صنعت خصيصاً للرجال للتعبير عن أحاسيسهم |
İfade etmek için dans ediyoruz, etkilemek için değil. | Open Subtitles | نحن نرقص للتعبير عن مشاعرنا، ليس لنثير الإعجاب |
Anlaşılan, sarhoş ve dertliysen sosyal medya kendini ifade etmek için iyi bir yer değilmiş. | Open Subtitles | اتضح أن شبكات التواصل الإجتماعي ليس المكان الأفضل للتعبير عن نفسك عندما تكون سكراناً و لدوداً |
Şey, Kanadalılar pişmanlığını ifade etmek için bunu söyler. | Open Subtitles | حسنا، هذا ما يقوله الكنديين للتعبير عن الندم |
Kim, yeni arzuların peşinde olduğunu ifade etmek için sanatla mühendisliği birleştirir. | Open Subtitles | نعم، عمل كيم يمزج الفن مع الهندسة للتعبير عن السعي لتحقيق رغبات جديدة. |
Yeni bir yol bulduk, hislerimizi ve rüyalarımızı ifade etmek için. Bu genç nesil dünyanın o köşesindeki uluslarımıza özgüvenlerini geri kazandırdı, bize özgürlüğün yeni anlamını söyledi ve bize sokaklara dökülmemiz için bize güç verdi | TED | لقد وجدنا وسيلة جديدة للتعبير عن مشاعرنا والإفصاح عن أحلامنا. فھؤلاء الشباب أعادوا لشعوبنا الثقة بالنفس في ذلك الجزء من العالم، ومنحونا معنى جديدا للحرية، وشجعونا على النزول إلى الشوارع. |
Minnetimi ifade etmek için küçük bir şey. | Open Subtitles | .انه شي ضئيل للتعبير عن امتناني |
Bu durumda çok yüksek sandığı zekasının bir iki çentik altında olmakla beraber bu suçu bir çeşit derin kişisel kinini ifade etmek için işliyor. | Open Subtitles | إذن ، فلديهم خدش ، أو أقل من الذكيين اللذان يعتقدانها ، هو/هي بإستخدام هذه الجريمة للتعبير عن نوع عميق من ضغينة شخصية |
Duygularımı ifade etmek için renkleri kullanırım. Mor, gururu temsil eder. | Open Subtitles | استعمل الألوان لأعبر عن العواطف، البنفسجي للتفاخر |