Savcılık, kocasının defalarca arayıp aleyhine ifade vermek için yalvardığını söyledi. | Open Subtitles | قال المدّعي العام أنّ زوجها إتّصل عدّة مرّات، يتوسّل للشهادة ضدها. |
Şayet dava açmak için zaman bulduysa, ifade vermek için de bulabilir. | Open Subtitles | بما أنها قد قامت بتقديم دعوى قضائية فإن باستطاعتها أن تجد وقتاً للشهادة |
Ya ifade vermek için kongrenin önüne çıkarsam ve bana bu soruyu neden boş bıraktığımı sorarlarsa? | Open Subtitles | ماذا إن إستُدعيت أمام الكونغرس للشهادة ويسألوني عن سبب تجاهلي للسؤال؟ |
Gözetim ve Reform Komitesi huzurunda gizli bilginin korunması hususunda yeminli ifade vermek için çağırılmış olmaktan dolayı şeref duydum. | Open Subtitles | ويشرفُني أن توجه لي الدعوة للإدلاء بالشهادة تحت القسم أمام لجنة المراقبة والإصلاح الحكومي بشأن أمر القضية الحرجة لحماية المعلومات السرية |
Gözetim ve Reform Komitesi huzurunda gizli bilginin korunması hususunda yeminli ifade vermek için çağırılmış olmaktan dolayı şeref duydum. | Open Subtitles | ويشرفُني أن توجه لي الدعوة للإدلاء بالشهادة تحت القسم أمام لجنة المراقبة والإصلاح الحكومي بشأن أمر القضية الحرجة لحماية المعلومات السرية |
Vali David Dinkins de dün ifade vermek için gelen yaralı koşucuyu bile yuhalayan düzenli protestocuları kınadı. | Open Subtitles | بالأمس العمدة ديفيد ديكينز أيضا أدان المتظاهرين المعتادين الذين أطلقوا صيحات إستهجان للمهرولة في اليوم الذي أتت فيه للشهادة |
Nebraska'da ifade vermek için bu hafta mahkemeye çağırıldım. | Open Subtitles | لقد تم استدعائي للشهادة في "نيبراسكا" هذا الأسبوع. |
Mevcut duruma ve senin Saw ile olan geçmişine bakarak babanı bulmamızda ve onu senatoya ifade vermek için geri getirmemizde yardım edeceğini umuyoruz. | Open Subtitles | (ونظرًا لخطورة الوضع وتاريخك مع (ساو، فنحن نأمل أن يساعدنا في العثور على والدكِ وإعادته إلى المجلس للشهادة. |