Sadece son 2 yıldır Maryland'de ikamet ettiği ve nakış yapmaktan hoşlandığı yazıyor. | Open Subtitles | مكتوب فقط انه يقيم في ولاية ميريلاند... في السنتين الاخيرتين, وانه يحب التطريز... |
Bu beş akrelik alanda 6000 birey ikamet etmekte ve ölüm oranı şehrin geri kalanının dört katı. | Open Subtitles | خمسة أفدنة يقيم بها 6 ألاف فرد و معدل الوفاة هُنا هو أربعة أضعاف باقي المدينة |
Son olarak, eğer ikamet eden bir uzaylıysan lütfen 316. seviyedeki göçmenlik bürosuna haber ver. | Open Subtitles | وأخيراً إذا كنت فضائي مقيم فالرجاء تبليغ هيئة الهجرة في القطاع 316 |
Birbirlerinin en iyi arkadaşlarıymışlar. Gel gör ki, kötü bir adam delikanlının apartmanında ikamet ediyormuş. | Open Subtitles | ولكن كان هنالك شرير يسكن في المبنى الذي يسكن به الصبي |
Kuyutorman'ın cenup hudutlarında ikamet eder. | Open Subtitles | كان يقطن عند الحدود الجنوبيّة لـ"ميركوود" |
İkamet işi hallolana kadar beklersek, sen bir hastanede olacaksın ben diğerinde. | Open Subtitles | إذا أنتظرنا حتى إنتهاء الإقامة فستكون في مستشفى وأنا في مستشفى آخر |
Aslında bakarsanız ailesi halen Şikago'da ikamet ediyormuş. | Open Subtitles | في حقيقة الأمر، لازالت لديه عائلةً تقطن في مدينة "شيكاجو" |
Şansa bakın ki, Boston Üniversitesi Dijital Görüntüleme Sanatları Merkezi'nde ikamet eden bir film yapımcısıyım. | TED | كنت محظوظا بأن أكون المخرج المقيم بمركز فنون التصوير الرقمي في جامعة بوسطن. |
Burada ikamet eden onca kişiye ne olur, kim bilir? | Open Subtitles | و بعدها من يعرِفُ مالذي سيحصُل لجميعِ المقيمين هُنا ؟ |
Burada ikamet edebilirler Teyla, ama onlar Atalar değiller. | Open Subtitles | ربما يكونون مقيمين هنا يا تايلا لكنهم ليسوا أجدادنا |
Söylentilere göre Hercules adındaki adam orada ikamet ediyormuş. | Open Subtitles | ويشاع أن الرجل المعروف باسم هرقل يقيم هناك. |
13'ün ikamet ettiği yerdeki photo shop data bağlantısında bir data bağlantısı varmış. | Open Subtitles | هناك امر غير مكتشف في وصلة البيانات في محل التصوير حيث "13" كان يقيم |
Maymun arkadaşımızdan yola çıkarsak sanırım kalemizde tam olarak kimin ikamet ettiğini biliyoruz. | Open Subtitles | وإنْ كان صديقنا القرد مؤشّراً... فأظنّنا نعرف بالضبط مَنْ يقيم في قلعتنا |
- O burada ikamet ediyor. - Şimdilik evet. | Open Subtitles | إنه يقيم هنا الآن - في الوقت الحالي، نعم - |
Sıcak, buharlı , sexpot , 'n ' roll , dördüncü yıl psikolojik ikamet kaya | Open Subtitles | المثير, المغرى , و المحب للجنس الروك اند رول,طبيب نفسى مقيم للسنه الرابعه |
Bu gün, Gannon'da ikamet eden 4 yaşındaki Cody Martin'i arama çalışmalarının ikinci günü. | Open Subtitles | عن طفل مقيم في جانون اسمه كودي مارتن |
Eh, biz bakıcının tam zamanlı bir ikamet eden olmasına ihiyacımız var. | Open Subtitles | الراعي يكون أن نشترط دائم بشكل مقيم |
Şu anda İngiltere'de ikamet eden ve katalepsi (donakalma) şikayeti olan Rus bir asilzadeden bu mektubu almıştım. | Open Subtitles | من نبيل روسى يسكن الان فى انجلترا ويعانى من الصرع. |
Bir yerlerde ikamet etmiş olmalı, öyle değil mi? | Open Subtitles | عليه أن يسكن في مكان ما، صحيح؟ |
Karda Nui'de ikamet ediyor ve Toa'ya tapıyor. | Open Subtitles | إنه يقطن في عالم "كاردا" و يقدّس أبطال الـ(توا) |
Selam olsun. Ad, soyadı, meslek ve ikamet yeri. | Open Subtitles | مرحباً, الاسم و الكنية والعمل ومكان الإقامة |
Senin vampir avcın buralarda Cincinnati'de ikamet ediyor. | Open Subtitles | صائدة مصّاصي الدماء خاصّتكم تقطن حاليًا في (سينسيناتي). |
Laura Sutton, Yabancıların İkamet Yasası'nı ihlalden tutuklusunuz. | Open Subtitles | (لورا سوتن)، أنت رهن الاعتقال لخرقك قانون المقيم الأجنبي. |
Bizim bu seslere kısmen ihtiyacımız var çünkü Amerikan liderliği Amerika'da ikamet edenlere benzemiyor. | TED | نحن بحاجة هذه الأصوات ويرجع ذلك لأن القيادة الأمريكية لا تشبه المقيمين الأمريكيين. |
Burada zaten birileri ikamet ediyor galiba! | Open Subtitles | يبدو أن هناك مقيمين هنا بالفعل! |
- Çünkü mülkün olduğu ikamet bizim tek kâr getiren bölgemizdi. | Open Subtitles | وذلك بسبب أن بيع الممتلكات السكنية كان هو الشىء الوحيد المربح. |
Ama uyuşturucu bulundurmaktan hükümlüysen nasıl ikamet izni aldın? | Open Subtitles | لكن كيف تمكنت من المغادرة و إنّك مُدان بتهمة حيازة المُخدرات؟ |