Dışarıda iki düzine polis var, Paul. Ne kadar uzağa gidebilirsin ki? | Open Subtitles | تغلّبت على أربع وعشرون مشير أمريكيين خارج هناك، بول. |
Burada en az iki düzine kötü muamele mağduru var. | Open Subtitles | أخبرْهم نحن عِنْدَنا على الأقل أربع وعشرون ضحيّةُ سوءِ إستخدام هنا. |
İki düzine naylon çorap, 80 dolar. Yirmi şişe parfüm, 200 dolar. | Open Subtitles | دزينتان من النايلون بـ 80 دولار عشرون زجاجة عِطر بـ 200 دولار |
Şimdi,iki düzine erkek bir dağı... ...yaklaşık birkaç yıllık maden için... ...birkaç ayda parçalayabiliyor. | TED | الآن، دستتين من الرجال قادرين على هدم جبل في عدة أشهر، وفقط قيمتها بضع سنوات من الفحم. |
Eğer iki düzine hapı havanda dövmek zaman alsaydı, vaktim vardı biraz. | Open Subtitles | لو كان لدي الوقت لطحن دزينتي حبوب, سأفعل |
Bay Belfort iki düzine azili suçlunun hüküm giymesine yardimci olmustur. | Open Subtitles | السيد بيلفورت ساعد الحكومة بإدانة دزينتين من المتهمين |
Ve dünyanın en egzotik balığından iki düzine kadar var. | Open Subtitles | ولديكِ حوالي درزينتين من اغرب أنواع السمك في العالم |
Selam, buradan iki düzine fıçı sipariş edildi mi? | Open Subtitles | يا، شخص ما هنا إطلبْ أربع وعشرون برميلَ؟ |
Sanki iki düzine fıçıyla ilgili bir şey söyledi. | Open Subtitles | باد مثل قالَ شيءاً حوالي أربع وعشرون برميلَ. |
Yaklaşık bir saat önce iki düzine ülkeden gelen delegelere barış için en iyi umudumuzun siz olduğunu temin ettim. | Open Subtitles | قبل أقل من ساعة قمت بطمأنة أربع وعشرون دولة بأنك مازلت أفضل أملنا بالسلام |
Restoranlarla ilgili en az iki düzine makale yazdım. | Open Subtitles | كتبت أربع وعشرون قطع على المطاعم. |
Belki de iki düzine olabilir. | Open Subtitles | يُمكنُ أَنْ يَكُونَ أربع وعشرون. |
- D. C'de iki düzine ev yapmış. | Open Subtitles | -قام ببناء أربع وعشرون بيت في العاصمة |
Sipariş fişleri elimde. İki düzine ütü. Yedi sayı fark atarım. | Open Subtitles | لديَّ القسائم، دزينتان من أجهزة الكوي، ذلك يجعلني متقدم بفارق 7 |
Maç güvenlik görevlileri, iki düzine görevli, içerde sizinle yan yana çalışacaklar. | Open Subtitles | و أمن البطولة حوالي دزينتان من الرجال سيراقبوا من الداخل بجوار الجماهير معنا |
Herhalde iki düzine Peter ve Paul vardı. | Open Subtitles | لا بد أن هناك دستتين من بيتر وبول بالحفل |
Geri getirdiğiniz hard diskin sözü edilen durumuna rağmen iki düzine e-posta dosyasını kurtarmayı başardım. | Open Subtitles | برغم الحالة المزرية التي احضرته بها استعدت حوالي دستتين من الرسائل الالكترونية |
Bir gezegenin var ve kostüm giymeden iki düzine gemiyi yok edebiliyorsun. Tam olarak nesin sen? | Open Subtitles | تملك كوكبًا وبوسعك تدمير دزينتي سفن فضائية بدون حلة فضائية. |
Bu sayede iki düzine terörist hücresini yok ettiler. | Open Subtitles | والتي بها سيكون قادرين على تفكيك أكثر من دزينتين من الخلايا الإرهابية |
Normal üç model ya da iki düzine eli olan model gibi. | Open Subtitles | هذا مثل ثلاثة عارضات عاديات أو درزينتين من عارضات الأيدي |
Babam öldüğünden beri iki düzine savaşçı katledildi. | Open Subtitles | اربعة و عشرون مقاتل بالسيف تم قتلهم منذ وفاة والدي |
Tabii, dolapta şu anda annemin iki düzine yumurtası var. | Open Subtitles | أنت تعرف، أمي لديها أكثر من عشرين البيض في البراد في الوقت الحالي. |
Evet, mezara giren iki düzine insan sonunda öldü. | Open Subtitles | نعم، أربعة وعشرين شخصا من الذين دخلوا القبر انتهوا بالموت |
Evet, teşekkür ederim. İki düzine satılmamış sigara kutusunu. | Open Subtitles | لا شكراً ، دستتان من صناديق السجائر الغير مباعة |