İki saatliğine o sokakları tuttuğumuzu söyle. | Open Subtitles | و اخبره اننا سنسيطر على الشوارع فى هذه المنطقه لساعتين |
Eğer Onu Burada Bir İki saatliğine Tutarsam Sana Daima Borçlu Olurum | Open Subtitles | إذا استطعت إحضارها إلى هنا , فقط لساعة أو لساعتين فسوف أكون مديناً لك للأبد |
Birkaç ay önce bir iki saatliğine arabama aldığım sonra arabasını dönüp yakmak zorunda kaldığım şu kadın ve bebeğiyle başlayacağım. | Open Subtitles | التي اخذتها في جولة لطيفة لساعتين في المساء قبل عدة شهور والمنتهى بإحراقي سيارتها حيث وجدتهم |
Vali kumarla ciddi bir şekilde savaşacağına söz verdi ben de sorun çıkmaması için iki saatliğine işleri durdurdum. | Open Subtitles | العمدة وعد بالتصرف بحزم مع المخالفين . لقد أوقف الجميع لمدة ساعتين ليبدو كل شيء بشكل جيد |
İki saatliğine Avrupa'ya uçuyoruz ve ...sen parti mi veriyorsun? | Open Subtitles | أنا وأبوك طرنا الى أوروبا لمدة ساعتين وأنت تقيم حفلة ؟ |
Belki önemli değildir ama dün işten iki saatliğine ayrılmış. | Open Subtitles | قد يكون أمراً غير هام، ولكنّها غادرت العمل البارحة لمدّة ساعتين. |
İki saatliğine partiye gitmek istedim o kadar. | Open Subtitles | ما أردتُ سوى الذهاب لتلكَ الحفلة لساعتين فحسب. |
Ben işe gitmeden önce iki saatliğine seks yaparken sesimizi kaydetmemizi ister misin? | Open Subtitles | هل ترغبين بتصوير أنفسنا ونحنُ نُتضاجع لساعتين قبل ذهابي للعمل؟ |
Bir hırsız gibi girdim iki saatliğine bu kadar... | Open Subtitles | ..لقد دخلت هنا كاللص .. لساعتين .. .. هذا ما كان .. |
Beş dakika içinde iki saatliğine rezerve edilmiş olacağız. | Open Subtitles | لقد أغلقنا الطلبات فهناك حجز لساعتين بعد خمس دقائق |
Orada sadece iki saatliğine bulunmama rağmen kendimi zor tuttum, hayatım. | Open Subtitles | عزيزتي , كنت هناك لساعتين فقط و بالكاد أتمالك نفسي |
İki saatliğine bile olsa ayık olmalısın. | Open Subtitles | يجب أن تقلعي عن الخمر لساعتين. |
İki saatliğine kliniğe gidiyorsun. | Open Subtitles | أنتِ ستذهبين إلى العيادة لساعتين أنا؟ |
Dün iki saatliğine kayıptın. | Open Subtitles | لم تكن موجوداً لساعتين البارحة |
Kriminal aldıktan sonra iki saatliğine New York ofisinde tutuldu. | Open Subtitles | وحصل هذا بعد أن احتجزه الطب الشرعي لمدة ساعتين في مكتبك نيويورك |
Earl'ün... iki saatliğine normal bir insan olabileceğine inanıyorum... sana yardımcı olurum. | Open Subtitles | إيرل يمكنك أن تكون شخصا عاديا لمدة ساعتين |
Ona güvenmiyorum. İki saatliğine de olsa 300 bin doları vermem. | Open Subtitles | بأننا لا نثق بترك 300,000$ معه لمدة ساعتين |
Ve herkes iki saatliğine Noel Baba olacak. | Open Subtitles | وكلُ شخصٍ منا سيؤدي دور (سانتـا) لمدة ساعتين |
Bethany'nin annesi, Juanita'yı her hafta iki saatliğine alıp götürecek. | Open Subtitles | والدة (بيثاني) ستأخذ (خوانيتا) لمدّة ساعتين كلّ أسبوع |
Bunu bana iki saatliğine ödünç ver. Olmaz, olmaz! | Open Subtitles | -أعرني هذا لمدّة ساعتين |