MRI'ı gerçekten sevmemizin bir ikinci nedeni de radyasyon olmaması. | TED | السبب الثاني لحبنا للرنين المغناطيسي أنه لا يوجد أشعاع |
Size hayır demesinin ikinci nedeni siz onun bu işi kotaracak enerjisi olduğunu düşünürken, onun bunun için gücü olmadığını bilmesi ve bunu size itiraf etmeyecek olmasıdır. | TED | السبب الثاني لقوله لا هو أنك تعتقد بأن لديه القدرة على إنجازه، ولكنه يعلم أنه ليس لديه القدرة للقيام بذلك ولن يعترف بذلك في تلك المحادثة معك. |
Kullanıcıların gittikçe daha çok önem kazanmasının ikinci nedeni büyük ve yıkıcı buluşların kaynağı olmalarıdır. | TED | السبب الثاني لماذا المستخدمون هم أكثر و أكثر أهمية و ذلك لأنهم االمصدر للإبتكارات الكبيرة و المضطربة |
Biri geri döndüğünde Yangpyeong villasındansa orada kalmayı tercih edebilirdi, ikinci nedeni de bu. | Open Subtitles | ،عندما يعود شخص ما رُبما تُفضل البقاء هناك عن البقاء في فِـيلا "يانغ بيونغ"، هذا هو السبب الثاني |
Bu da, uh, görüşmeyi kabul etmemin ikinci nedeni idi. | Open Subtitles | - هذا السبب الثاني لمنحي المقابلة |
Peki beni seçmenin ikinci nedeni nedir? Ayakkabı numaran. | Open Subtitles | -لكن ما السبب الثاني لإختيارك لي؟ |