Jeremiah: Bu, hayatımdan nefret etmemin ikinci sebebi. MCM: Jeremiah buraya gel, | TED | إرميا: هذا هو السبب الثاني في أنني أكره حياتي. |
Öğrencilerin kitleler halinde Küba'ya gelmesinin ikinci sebebi adanın güçlü temel sağlık hizmetlerine dayanan sağlık karnesi. | TED | السبب الثاني لاحتشاد الطلبة في كوبا هو بطاقة التقرير الصحي الخاصة بالجزيرة، المعتمدة علي رعاية صحية أولية قوية. |
İş yerindeki insanların birbirlerinden hoşlanmasının ikinci sebebi ise genellikle birbirlerine benzemeleri. | TED | السبب الثاني لانجذاب الموظفين لبعضهم في العمل هو أنهم غالباً ما يكونون متشابهين. |
Çoklu görevin işe yarayabilmesinin ikinci sebebi, bir şeyi iyi yapmayı öğrenmek, genelde başka şey yapmanızı sağlayabilir. | TED | السبب الثاني وراء كون تعدد المهام ناجعًا هو أن تعلم إتقان شيء ما، يمكن أن يساعدك في الغالب على إنجاز شيء آخر |
Yoksulluğun ikinci sebebi, harcamayla alakalı. | TED | السبب الثاني هو أن الفقر له علاقة بالإنفاق. |
Yeni makine çağının böylesine harika bir haber olmasının ikinci sebebi şudur: İnsansı robotlar işlerini yapmaya başladıklarında bizim artık o işleri yapmamıza gerek kalmayacak angarya ve meşakkatli işlerden kurtulacağız. | TED | السبب الثاني هو أنّ عصر الآلة الجديد و ما إن يبدأ الرجال الآليون القيام بالوظائف، لا يتوجّب علينا القيام بها بعد الآن، و نتحرّر من الكدح والكد. |
"Neden?" sorusu neden kötü bir fikir, ikinci sebebi, bu bizi gerçek doğamızdan uzaklaştırır. | TED | السبب الثاني وراء كون السؤال: "لماذا؟" فكرة غير صائبة هو أنه يقودنا بعيدًا عن طبيعتنا الحقيقية. |
(Kahkahalar) Bunu yapmamızın ikinci sebebi ise, tahmin edebilirsiniz ki bu, sinema için harika bir şey olacak. | TED | (ضحكات) السبب الثاني لقيامنا بذلك، يمكنك التخيل، هو أن ذلك سوف يكون فيلمًا رائعًا. |