İkizlerden biri anormal olur diye bir söz vardır ya. | Open Subtitles | الأقوال القديمة, عن انه فى التوائم, غالبا ماتصاب احدهم بالجنون |
Ne derler bilirsin. İkizlerden biri acı çekince, diğeri hissedermiş. | Open Subtitles | أتعلم قول الناس بأن التوائم يشعرون ببعضهم حين يتألم أحدهم؟ |
Diyelim ki ikizlerden birisi bir araba kazasında, ya da yıldırım çarpmasıyla ölsün diyelim, ama ötekisi ileri yaşlara kadar güzelce yaşasın. | Open Subtitles | أحد التوأمين يموت فى طفولته عن طريق حادثة مثلا أو تم صعقه بواسطة الرعد ولكن التوأم الآخر عاش وترعرع حتى عمر كبير |
Manyaktı. Yapışık ikizlerden girip kafa sikme olayı hep işe yarıyor. | Open Subtitles | كذبة التوأم الملتصق الأحمق تنجح في كل مرّة, أليس كذلك؟ |
Sadece anal yapmaktan hoşlanan ikizlerden de mi daha özel? | Open Subtitles | أكثر خصوصية من التوأمين اللتان تريدان المضاجعة من الخلف فقط؟ |
İkizlerden biri oyun komasına girmiştir, bu yüzden kabus görecek ve pazartesi Izzy bana çok kızacak. | Open Subtitles | وأحد التوأمان في غيبوبة أما لعبة الفيديو والتي بدورها ستجعله يحلم بالكوابيس وستجعل إزي غاضبة علي يوم الأحد |
O gece ikizlerden sadece birisi ortalıktaydı. | Open Subtitles | كان هناك احد التوائم فقط موجود هذه الليلة |
Pembe dizinin en iyi yeri ikizlerden birinin düğünü basması. | Open Subtitles | أفضل ما في المسلسلات التلفزيونية هو عندما التوائم يقاطعون حفلات الزفاف |
İkizlerden birinin kontrolünü, almada başarsızı olunca doğan diğer çocuğa yönelicektir bana .. | Open Subtitles | ذلك الشئ يحاول السيطرة على التوائم التي لم تولد وعندما يفشل في ذلك يتجه صوب الأطفال الآخرين أنا |
Benzer kök hücrelerle bu olmazdı ancak onlar sadece özdeş ikizlerden veya klonlanmış embriyolardan elde edilir. | Open Subtitles | و هذا لن يحدث مع الخلايا الجذعيه وهذا يحدث في حالات التوائم و الأجنة المستنسخة |
Asyalı sarışın ikizlerden almıştım ve ayrıca elimde Haroon Raja'nın istek listesi var. | Open Subtitles | اه، أعطيت لي من قبل زوج من شقراء، التوائم الآسيوية، ولدي قائمة من المطالب من هارون رجا. |
Tamam, belki ikizlerden biri oteldeyken diğeri de orada olabilir. | Open Subtitles | حسنا ، اذا ربما أيا كان ما أحضر أحد التوأم الى الفندق أحضر الأخر ايضا |
Bu yüzden, ikizlerden biri bir ışık demeti gözlemlediğinde diğer ikiz için bir yılın ne kadar sürdüğünü ve ışığın ikisi arasında ne kadar sürede seyahat ettiğini ölçer. | TED | لذا عندما يرصد التوأمان موجة ضوئية، فهما يقيسان كم يستغرق التوأم الآخر ليختبر مضي عام عليه، بالإضافة إلى كم يستغرق الضوء ليسافر فيما بينهما. |
Tek yumurta ikizlerden hayatta kalanï o. | Open Subtitles | إنها الوحيدة الحية من التوأم المتطابق |
Sen otobüsteki ikizlerden birisin. | Open Subtitles | ...ِأنت لقد كنتِ مع شقيقتكِ التوأم في الباص |
İkizlerden birinin kanı daha fazlayken diğeri azdır; ikisi için de tehlikelidir. | Open Subtitles | أحد التوأمين يحصل على الكثير من الدم والآخر يحصل على القليل منه وكلاهما في خطر |
Sen evi terk ettiğinde ikizlerden bir yaş küçüktüm. | Open Subtitles | كنت أكبر بسنة واحدة عن التوأمين الذين تركتمها الآن |
Seni tanıyorum. Sen o zengin bilgisayarcı ikizlerden birisisin. | Open Subtitles | أنا أعرفكِ, أنتِ أحد التوأمين المشهورين في مجال الحواسب الالكترونية |
Seni tanıyorum. Sen o zengin bilgisayarcı ikizlerden birisisin. | Open Subtitles | أنا أعرفكِ, أنتِ أحد التوأمين المشهورين في مجال الحواسب الالكترونية |