ويكيبيديا

    "ilişkideki" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • العلاقة
        
    İnsan ve hukuk arasındaki bu ilişkideki değişim doğru olan şeydir. TED هذا التحول في العلاقة بين الناس والقانون هو ما يجب عمله.
    - Doğru. İlişkideki en iç çekici iç çamaşırının senin olmasını istiyorsun. Open Subtitles أنتِ من يجب أن يكون لديه الملابس الداخلية الأكثر رُقياً في العلاقة
    Ayrıca ciddi bir ilişkideki arzuyu devam ettirmenin temelinde yatan, bana kalırsa iki temel insani ihtiyacı dengelemektir. TED و في قلب المحافظة علي الرغبة في العلاقة الملتزمة، أعتقد أن التوفيق بين إثنتين من إحتياجات الإنسان الأساسية.
    Bahse girerim ilişkideki neşeli taraf sensindir. Open Subtitles أنا متأكدة من أنك الخانع في العلاقة الجنسية
    Tahmin edilebilirlik, ilişkideki tüm eğlenceyi bitirir. Open Subtitles القدرة على التنبؤ تفقدنا كل المرح من العلاقة
    Hey buraya baksana sen. Bu ilişkideki Ryan ben değilim. Open Subtitles إنظر، يا رفيق أنا لا أُمثل رايان هذه العلاقة
    Bu ilişkideki tüm kararları, senin almandan bıktım usandım. Open Subtitles أتدري, لقد تعبتُ من وضعك أنتَ بإتخاذ كل القرارات, في هذه العلاقة
    Bazen bu ilişkideki kadın, oğlummuş gibi davranıyorsun. Open Subtitles احيانا أظن أنك تعامل ابني كالمرأة في هذه العلاقة ماذا؟
    Sanırım bu ilişkideki şeylere yavaş yavaş alıştığım gayet açık. Open Subtitles أعتقد أنَّ الأمور واضحة أنّي أحاول إنجاح هذه العلاقة.
    Bu ilişkideki akıllı kişi Sarah. Open Subtitles نعم، لا، سارة هي العقل المدبر في هذه العلاقة
    Bu ilişkideki duygusal taraf olduğun için teşekkür ederim. Open Subtitles شكراً لك على كونك الشخص العاطفي في هذه العلاقة
    Bu ilişkideki her şey neden bu kadar kibar olmak zorunda? Open Subtitles لماذا يجب أن يكون كل شيء بهذه العلاقة مثاليـًا؟
    Belki bu ilişkideki bilgisayar benim. Open Subtitles ربما أنا أجهزة الكمبيوتر الشخصية في هذه العلاقة.
    Yani, ilişkideki pis kişi ben miyim şimdi? Open Subtitles هل تقصد أنني القذرة هنا في هذة العلاقة ؟
    Eğer bu ilişkideki gerçek Başkanın başkanlıktan alınmaya yol açarak suçlar işlemesiyse bunu ortaya çıkaracağız. Open Subtitles إذا كانت حقيقة هذه العلاقة أن الرئيس قد ارتكب أي من هذه الجرائم المتهمة سنقوم بملاحقتهم
    Mitchell Crossford'un ilişkideki alfa olduğu kesin. Open Subtitles ميشال كرسفورد بالطبع كان هو المتحكم في العلاقة.
    Dış ayaklarınızın ilişkideki iki birey olduğunu hayal edin. Open Subtitles تصوروا أن السوق الخارجية ،تمثل كلا الفردين في العلاقة
    Böylece, ilişkideki o hassa denge bozulmaz. Open Subtitles حتى لا يخترب التوازن الحساس في العلاقة.
    Bu üçlü ilişkideki rolün konusunda endişeliyim. Open Subtitles أنا فقط مهتمة بدورك في هذه العلاقة
    Ama bu ilişkideki tek kişi sen değilsin. Open Subtitles العلاقة هذه في الوحيدة لستِ ولكنكِ

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد