Belli ki dün gece bay Clennon'ın öldürülmeye çalışıldığı ilk sefer değil. | Open Subtitles | من الواضح، أن ليله أمس لم تكن المرة الأولى التي يحاول شخصاً ما قتل السيد (كلينون) |
Belli ki dün gece bay Clennon'ın öldürülmeye çalışıldığı ilk sefer değil. | Open Subtitles | من الواضح، أن ليله أمس لم تكن المرة الأولى التي يحاول شخصاً ما قتل السيد (كلينون) |
Bu sistemi bozan birinin peşinden gittikleri ilk sefer değil. | Open Subtitles | وهذه ليست المرة الأولى التي سعوا فيها لأحد لم ينجح النضام القضائي في إدانته. |
Bu, çocuklarımızın sağlıklarını kötü yiyeceklerle değiştiğimiz bağımlı ve sağlıksız hâle getirdiğimiz ilk sefer değil. | Open Subtitles | هذه ليست المرة الأولى التي يتم البيع لأطفالنا بضائع تقود للإدمان والأمراض |
Makul sebeplerle bir tanığın peşini bıraktığımız ilk sefer değil. | Open Subtitles | ألن تكون المرة الأولى من الإبتعاد من شاهد لأسباب ذكية |
Bu yaşam için dindarlığın kaybolduğu ilk sefer değil. | Open Subtitles | لن تكون المرة الأولى لرجل يلوح حتفه في الأفق في أن يفقد احساسه بالتقوى |
Bu polis tarafından hatalı suçlandığım ilk sefer değil. | Open Subtitles | هذه ليست المرة الاولى التي احتك بالشرطة السيئة |
Olmadığım biri gibi davrandığım ilk sefer değil. | Open Subtitles | هذه ليست المرة الأولى التي أتظاهر بها بأنني شخصٌ لست عليه |
Evet, içime ajan kaçtığı ilk sefer değil bu. | Open Subtitles | نعم، ليست المرة الأولى التي يدخل فيها "البدلة تحت جلدي |
İlk sefer değil. | Open Subtitles | ليست المرة الأولى |
Axe'in pis işler çevirdiği ilk sefer değil bu. | Open Subtitles | تعرف أنها ليست المرة الأولى التي يخطئ فيها (أكس) بأمر ما |
İlk sefer değil. | Open Subtitles | لن تكون المرة الأولى. |
Garip bir şekilde, bu Nick'in kriz durumunda elflerden bahsetmeyi başaramadığı ilk sefer değil. | Open Subtitles | من الغريب، هذه ليست المرة الاولى (نيك) فشل في يدعو الجان في الاوضاع المتأزمة |