Önümüzdeki on yıl ve sonrasında hastalıklardan kurtulmak amacıyla iş birliği yapmak ve yeni bir sistem kurmak için inanılmaz bir fırsat var. | TED | هناك فرصة رائعة للعمل معًا لإنشاء نظام جديد للتخلص من الأمراض خلال العقد التالي وما يليه. |
Bu iş, inanılmaz bir fırsat. Sizi memnun etmek için elimden geleni yapacağım. | Open Subtitles | أنها تبدو فرصة رائعة سوف أبذل جهدى لإسعادك |
Farkettim ki,bu oldukça geleneksel olmayan bir rica,efendim,... .ama inanılmaz bir fırsat.. | Open Subtitles | أعرف أنه طلب صعب لكنها فرصة رائعة بالحقيقة إنه يريدني بدء العمل اليوم |
Ama çalışmalarımı ilerletmek için en inanılmaz bir fırsat olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعلم تماما بأنني أُعُطيت فرصة لا تصدق لمواصلة دراستي |
Dolayısıyla bir gazetenin ekonomi sayfasında Nollywood hakkındaki hikayeyi okuyunca, bütün bu peşin hükümlü fikirlere karşı bir hikaye anlatmanın gerçekten inanılmaz bir fırsat olduğunu hissettim. | TED | لذلك عندما قرأت في صحيفة ما في صفحة الأعمال قصة نوليود, أحسست فعلا بأنها فرصة لا تصدق لأروي قصة تمضي ضد كل هذه الأحكام المسبقة. |
Ama bu benim için inanılmaz bir fırsat ve bu fırsatı tepmek için delirmiş olmam gerek. | Open Subtitles | لكنّه فرصة مدهشة وسأكون مجنوناً لو رفضته. |
Hayır, inanılmaz bir fırsat bu. | Open Subtitles | لا، انها فرصة مدهشة |
Olay şu ki, Bay Duffy, karşı karşıya olduğumuz her ne kadar öyle görünmese de inanılmaz bir fırsat. | Open Subtitles | إليك الأمر سيد " دافي " نواجه أمامنا نقيض المشاكل هذه , فرصة مذهلة |
Kız arkadaşına inanılmaz bir fırsat verildi. | Open Subtitles | مُنِحَت صديقتك الحميمة فرصة مذهلة |
New York'da yaşamak, resim yaparak para kazanmak inanılmaz bir fırsat. | Open Subtitles | العيش في نيويورك ان يدفع لي لأرسم انها فرصة رائعة |
Bu hayvanların da ilaç tedavisi kullandıklarını keşfetmek bize tamamen yeni yollar açıyor ve bence belki de bir gün, ilk defa kelebeklerle keşfettiğimiz ilaçlarla insan hastalıklarını tedavi ediyor olacağız ve bence bu kovalanması gereken inanılmaz bir fırsat. | TED | اكتشاف أن هذه الحيوانات يمكنها أيضا استخدام الدواء يفتح آفاقا جديدة تماما، وأعتقد أنه ربما في يوم ما، سنستطيع علاج الأمراض التي تصيب الإنسان بالأدوية التي اكتشفت أولا من قبل الفراشات، وأعتقد أن هذه هي فرصة رائعة تستحق المتابعة. |
Ama şunu da dürüstçe söyleyebilirim ki bu konuşmayı yazma ve yapma yaratıcı süreci, benim odaklanmam ve çok önemsediğim bir şeye gerçekten dikkkat vermem için inanılmaz bir fırsat oldu. | TED | لكن أستطيع أيضًا القول صراحةً أن عملية الإبداع ككل لصياغة وإلقاء هذه المحادثة، كانت فرصة رائعة بالنسبة لي للتركيز والانتباه حقًا لشيء أهتم به كثيرًا. |
İnanılmaz bir fırsat yakalıyor. | Open Subtitles | إنه يحصل على فرصة رائعة |
Ama bu benim için inanılmaz bir fırsat. | Open Subtitles | ولكنها فرصة لا تصدق بالنسبة لي |
Bu inanılmaz bir fırsat. | Open Subtitles | هذه فرصة مدهشة |
İnanılmaz bir fırsat mı? | Open Subtitles | فرصة مدهشة |
Gelişmek için sana inanılmaz bir fırsat sunuldu. | TED | لقد أُعطيت فرصة مذهلة للنمو. |
İnanılmaz bir fırsat çıktı. | Open Subtitles | بإنه هنالك فرصة مذهلة. |