İşkenceye maruz kaldığında bir kölenin, sadece gerçeği söyleneceğine inanıyorlardı. | Open Subtitles | لأنهم إعتقدوا أن العبد لا يقول الحقيقه إلا بإنتزاعها منه |
Bu nedenle bazıları evrenin ileride içine çökerek küçüleceğine inanıyorlardı. | TED | بعض الناس إعتقدوا أن الكون سوف يعود و ينهار في المستقبل. |
onun kendilerini kötü güçlerden koruyacağına inanıyorlardı. | Open Subtitles | إعتقدوا بأن حمل القوة لإحتواء الأرواح الشريرة. |
Bütün yaradılış sorularının cevaplandığı bir yer olduğuna inanıyorlardı. | Open Subtitles | لكن فوق كل ما عدا ذلك، آمنوا بمكان، توجد به إجابات لأسئلة الوجود تلك. |
Mavi auralara, ruhları temizlemeye ve çocukların katı disipline edilmesine inanıyorlardı. | Open Subtitles | لقد آمنوا بتلك الأرواح و الإنضباط للأطفال |
Mesih in yeryüzüne tekrar döneceğine inanıyorlardı, dirileceğine ve dünyayı sorunlarından arındıracağına. | Open Subtitles | كانوا يعتقدون ان المسيح سوف يعود من الموت و يقود العالم للخلاص |
O zamana kadar inceledikleri her hayalet olayının bilim tarafından açıklanmış olduğuna inanıyorlardı. | TED | كانوا يؤمنون بأن كل حالات الأشباح التي تحرّوا عنها حتى الآن فسّرها العلم. |
onun kendilerini kötü güçlerden koruyacağına inanıyorlardı. | Open Subtitles | إعتقدوا بأنّها منَ القوَّةَ لإحتِواء الأرُواح الشِرِّيِرَةِ |
Kısacası, bu insanlar, iyi günlerimizin geçmişte kaldığını ve kendilerinin ülkemizi yeniden, daha iyi şekillendireceklerine inanıyorlardı. | Open Subtitles | وبإختصار، هؤلاء الناس إعتقدوا بأن أفضل أيامنا كانت في الماضي وبأنهم أنفسهم |
20 dakika önceye kadar halkımız güvende olduklarına inanıyorlardı. | Open Subtitles | حتي 20 دقيقة سابقة شعبنا إعتقدوا أنهم بأمان |
Annem ve babam beni gözetmenime verdiler çünkü benim ve dünya için en doğrusunu yaptıklarına inanıyorlardı. | Open Subtitles | أمي وأبي أعطوني لمراقبي لأنهم إعتقدوا... أنهم كانوا يقومون بالشيئ الصحيح.. من أجلى.. |
Bilim adamları bu gazların altında su ve buz okyanusları olabileceğine inanıyorlardı. | Open Subtitles | العلماء إعتقدوا ربما ترقد تحتها ! مُحيطــات مـن المــاء والثلـج |
Bunun ülke için iyi olacağına inanıyorlardı. | Open Subtitles | إعتقدوا بأنّه سيكون جيّد للبلاد. |
Naziler, Stalin ve Kızıl Ordusunu bozguna uğratmanın zor olmayacağına inanıyorlardı. | Open Subtitles | النازيون إعتقدوا أنّه لا يجب أن يكون صعباً هزيمة "ستالين" وجيشه الأحمر |
Onları kırılgan yapan şeyin aynı zamanda onları güzel yaptığına inanıyorlardı. | TED | إنهم آمنوا بأن الذى جعلهم زائدي الحساسية جعلهم على درجة من الجمال . |
Tasavvur edebilirsiniz, insan aklının bu kadar fotoğrafı işleyebileceğine inanıyorlardı çünkü önemli olan bu resimlerin nelerle ilgili olduğunu anlayabilmekti. | TED | وبامكانك التخيل، والشيء عن ذلك هو، أنهم آمنوا أن العقل الانساني بامكانه تحمل هذا العدد من الصور لأن الشيئ المهم هو الحصول على الشكل الكامل لما كانت عنه هذه الصور. |
İnanıyorlardı ama burada son buldular. | Open Subtitles | ! ْ لقد آمنوا بها حتى انتهى بهم الحال هنا |
Eğitimli elitlerin, onlar gibi mülk sahiplerini ülkeyi ve toplumu istedikleri gibi yönetmeleri için seçeceğine inanıyorlardı. | Open Subtitles | آمنوا بالنخبة المثقفة، والملاك الذين ...سينتخبون أمثالهم لإدارة البلاد لحكم الشعب بما يرونه مناسباً. |
Gisani'nin insanları, beyaz aslanın atalarından bir hediye olduğuna inanıyorlardı. | Open Subtitles | حسنا , قوم جيساني كانوا يعتقدون ان الأسد الأبيض هو هبة من الاجداد |
KGB ajanları bütün çizimleri getirdiklerine inanıyorlardı ve bilim adamları da onların getirdiği bilgileri kopyalıyorlardı. | Open Subtitles | اركادي بريش فيزيائي نووي سوفياتي وكلاء المخابرات السوفيتية كانوا يعتقدون أنهم جلبوا جميع الرسومات والتي قام العلماء بنسخ محتوياتها وأعادوها مرة أخرى |
Küçük, özerk takımların gücüne inanıyorlardı. | TED | أنهم يؤمنون بنفوذ الفرق الصغيرة المستقلة. |
Ben gençken annem ve onun jenerasyonu hayatın kader tarafından belirlendiğine inanıyorlardı. | TED | عندما كنت شابا أمي وجيلها كانوا يؤمنون بأن الحياة مقررة بالقدر |