Şu anda muazzam bir stress altında ve çok yakınında olsak bile onu yakalamaya çok uzak olduğumuza inanmasını sağlamalıyız. | Open Subtitles | سماعه انه ليس بمتهم قد يهدأه انه الآن تحت ضغط رهيب ونريده ان يصدق, حتى ولو كان لفترة قصيرة |
Buraya davet et. Seni kazandığına inanmasını istiyorsan ailenden gelen bir yemek daveti... | Open Subtitles | قم بدعوته إلى هنا، إذا أردته أن يصدق أنه يربحك إلى جانبه |
Ona yalakalık yapacağım ve bana inanmasını sağlayacağım. | Open Subtitles | سأزرع شفاهي على مؤخرته وجعله يصدق أنها حقيقية |
Bir gün gelecek, geri kalanımızın gerçek aşka inanmasını siz sağlayacaksınız. | Open Subtitles | فيوما ما ، ستجعلون بقيتنا يؤمنون بالحب الحقيقى |
Bu bölüm insanların inanmasını sağlayan, ne görüp ne de dokunamadıkları, benim çok sık kapadığım bölüm gibi mi? | Open Subtitles | الذي يجعل الناس يؤمنون فقط بما يرونه ويلمسونه فعلياً؟ كالجزء الذي كان لدي منه الكثير |
Ama zeki bir adamın bana inanmasını bekleyecek kadar da aptal olmazdım. | Open Subtitles | لكنني لن أكون بالغباء الكافي لأنتظر من الطرف الآخر أن يصدقني اسمع.. |
Ahlak fiberiyle kaplanmış ama erişkin bir adamdan inanmasını isteyebilir misin? | Open Subtitles | مرتبطة بقوة الشخصية لكن اطلب من رجل ناضج أن يصدقها ؟ |
Baronun, frengili bir avuç çiftçinin soylu askerlerimizi öldürecek beceriye sahip olduklarına inanmasını mı bekliyorsun? | Open Subtitles | أتظنين أن سيّدنا سيصدق.. حفنةٌ من المزارعين الذين يريدون الموت لقواته النبيلة؟ |
Kimsenin söylediklerime inanmasını beklemiyorum ve tüm bunları açgözlülüğümden ve gururumdan yapmadığımı da söylemiyorum çünkü bu yüzden yaptım ama tokmağı Jax'in elinden almak istememin asıl nedeni onun buna hazır olmadığını düşünmemdir. | Open Subtitles | أتعلم أنا لا أتوقع أن يصدق أحد هذا لست أقول هذا |
Şimdi onun daha az korkmasını ve her şeyin düzeleceğine inanmasını sağlayacak planı bulmak bizim elimizde. | Open Subtitles | والآن الأمر عائد إلينا لنخرج بخطة تجعله أقل خوفا، تجلعه يصدق أن كل شيء سيكون على مايرام. |
Dünyanın senin bir robot bir hesap makinesi olduğuna inanmasını isteyebilirsin ama biz daha iyi biliyoruz. | Open Subtitles | أعتقد أنك تريد العالم أن يصدق أنك كالأنسان الألي آلة حاسبة |
Hastalığı aktif hala geldiği zaman, tecrübeleri, hayalleri ve halüsinasyonları onun bir hayvan olduğuna inanmasını sağlayacak. | Open Subtitles | عندما تكون حالته نشطة، فإنه يشعر بأوهام وهلوسات تجعله يصدق أنه حيوان |
Sizin askerleriniz olmadığına dünyanın daha ne kadar - inanmasını bekliyorsunuz? | Open Subtitles | إلى متى تتوقع أن يصدق العالم أن الجنود ليسوا جنودك؟ |
Bir sürü yetişkin insanın bu masala inanmasını bekliyorlar. | Open Subtitles | اطلب من شخص ناضج أن يصدق هذه الهراءات |
Sadece biz bir şeye inandık, ve diğer insanların da buna inanmasını istedik. | Open Subtitles | لقد آمنّا بشئ، وأردنا أن نجعل أناساً آخرين يؤمنون به أيضاً |
Düzgün doğurma biçimine sahip akıllı kızların peri masallarına inanmasını sağlıyor. | Open Subtitles | فتيات نابغات، ولدن للأمومة يؤمنون بقصص الخيال |
Sadece birinin bana inanmasını istiyorum. | Open Subtitles | أحتاج إلى أن يصدقني شخص ما فحسب. |
Öyleyse onun ve Cassie'nin iyiliği için inanmasını sağla. | Open Subtitles | إذاً إجعلهُ يصدقها من أجل سلامتهِ وسلامة (كاسي) |
Ama o inanır... Kocanın buna inanmasını sağlayabilirsin. | Open Subtitles | و لكنه سيصدق اجعلي زوجك يصدق أنه يخصه |
İnanların sana inanmasını mı istiyorsun? | Open Subtitles | أتريد أن يُصدقك الناس ؟ |
Merak etme tatlım herkesin inanmasını sağlayacağız. | Open Subtitles | لاتقلقي يا عزيزتي لأننا سنعمل على أن يصدقكِ الجميع أيضاً |
Şimdi mahkeme iyi gitmeyince gerçekten jürinin gizli gay olduğunu ve gizemli bir aşığın olduğuna inanmasını mı bekliyorsun? | Open Subtitles | وبما أن محاكمتك لا تمضي على ما يرام أتتوقع حقاً أن تصدق الهيئة أنك كنت مع عشيق شاذ وسرّي |