Ya da bir yalana inanmaya devam etmek daha mı kolay? | Open Subtitles | ألن تستسحق المعرفة عناء البحث؟ أم أنه أسهل فقط تصديق الكذب؟ |
Artık bundan hiçbir zaman kurtulamayacağıma inanmaya başladım. | TED | بدأت أؤمن بأنني لن أتعافى مٌطلقاً لا من الحادث ولا من أعراض الإقلاع. |
Sadece bir tanesinin daha bu işi yaptığına inanmaya başladım. | Open Subtitles | قررت أن أصدق بأن مرة أخرى فقط قد تصبح جيدة |
Buna inanmaya devam ettiğim için de... annenin infazına onay verdim. | Open Subtitles | و جعلني اصدق ذلك فتره كافيه جعلتني اقيم الحد على امك |
Bir günlük yemeğimiz kaldı ve her şeye inanmaya hazır konumdalar. | Open Subtitles | لدينا يوم واحد من الطعام المتبقي، وهم مستعدون لتصديق أي شيء. |
Tanrılara ve canavarlara inanmaya son verirsek, Bay Sackler, cılız büyürler. | Open Subtitles | لو توقفنا عن التصديق فى الالهة والوحوش سيد ساكلر ستصبح ضعيفة |
Beni dinle, bir şeyler duydun. Onu duyduğuna inanmaya devam etmelisin. | Open Subtitles | أصغي إليّ، قد سمعتِ شيئاً بالفعل، عليكِ مواصلة الاعتقاد بأنّكِ سمعتِه |
Artık pek çok şeye inanmaya başlayabilirler. | Open Subtitles | ربما سيبدأون بتصديق الكثير . من الأشياء الآن |
Buna inanmaya alışıktım, ama gerçekten inanmaya başladığım zamanın gerçekten, gerçek olmasıdır. | Open Subtitles | ولا أعتقد ذلك إعتدت على تصديق ذلك ولكنني توصلت إلى الإعتقاد بأن |
Bu, akılcı hümanizmi başlattı ve insanlar yaratıcılığın kişinin tümüyle kendisinden geldiğine inanmaya başladılar. | TED | وهي بداية للإنسانية الرشيدة، وبدأ الناس في تصديق أن الإبداع يأتي كلياً من ذات الفرد. |
Ne yaparsam yapayım, benim bu itimatsız kalbim o ruhun söylediği kehanetlere inanmaya devam ediyor. | Open Subtitles | إلا أن حتى قلبي المضطرب، لا يحيد عن تصديق نبوءة الجني تلك |
Dibe battığımda beni yönlendiren ve iş bulan Güneyli Vaftiz Sarah ile tanıştıktan sonra kendime inanmaya başladım. | TED | إلى أن قابلت الآنسة سارة، المعمدانية الجنوبية التي آوتني ووفرت لي عملاً، حينها بدأت أؤمن بنفسي. |
Bir adam yaşlanınca kadere inanmaya başlar. | Open Subtitles | كرجل بلغت سنا متقدما فأنا أؤمن بتصاريف القدر |
- Bunu yaptığına inanamıyorum. - İnanmaya başlasan iyi olur belki de. | Open Subtitles | لا أصدق أنك فعلت ذلك ربما عليك أن تبدأي بالاعتياد على هذه الفكرة |
Küçük olduğumdan, babamın bir çocuğun bedeninde yaşadığına inanmaya başlamıştım. | Open Subtitles | كطفل ، بدأت أصدق . . أن أبي كان يعتاش كولد |
Aslında onu gerçekten hatırladığıma inanmaya başlıyordum. | Open Subtitles | فى الحقيقة بدأت اصدق حقا أني كنت أتذكرها دائما |
Gücü, bir başkasının yalana inanmaya razı olması ile ortaya çıkar. | TED | وتتنامى قوتها عندما يتفق شخص آخر لتصديق الكذبة. |
Ben bile bildiğin ve söylemediğin bir şeyler olduğuna inanmaya başladım. | Open Subtitles | حسنا، حتى أنا بدأت التصديق أنك تعلم شيئا لا تريد قوله |
Sesimi çaldılar ve onun sonrasında söylediğim hiçbir şeyin önemi olabileceğini inanmaya cesaret etmedim. | TED | سرقوا صوتي، وفي مابعد، لم أكن أجرؤ على الاعتقاد أن أي شيء يمكن أن أقوله سيكون مهماً |
O kadar çok yalan söyledim ki aslında ben bile inanmaya başladım. | Open Subtitles | لقد قلت الكثير من الاكاذيب حتى اني بدأتُ بتصديق بعضها |
Benim gibi bir adamın, nasıl, ikinci bir şansı olabileceğine inanmaya başladım. | Open Subtitles | بدأت فى الإعتقاد أن شخصاً مثلى قد يمكنه الحصول على فرصة ثانية |
Zıtlıkları uzlaştıramam ancak şuna inanmaya başladım, bu zıtlıklardan birisi diğerini geçersiz kılmıyor. | TED | لا يمكنني حل المناقضة، ولكني بدأت بالإيمان أن هذان الشيئان المتعاكسان لا يلغيان بعضهما الآخر. |
Sana inanmaya başlıyorum, sanırım Joe bunu benden daha iyi kelimeye döker. | Open Subtitles | لقد بداْت فى تصديقك ولكن اعتقد ان جو كان من الممكن ان يعبر بالكلمات افضل |
Bu yüzden ekonomik ilerlemenin de tıpkı evrim gibi sürekli yükselen bir büyüme çizgisine sahip olacağına inanmaya hazırız. | TED | لذا، لا عجب من أننا نؤمن وبسهولة بأن التقدم الاقتصادي سيأخذ ذات المنحنى، هذا الخط المتصاعد للنمو. |
Sonunda "Arayışın Fiziği" olarak adlandırdığım bir şeye inanmaya başladım. | Open Subtitles | فى النهاية بدأت بالأيمان بشىء أطلق عليه فيزياء البحث |
Bir şeyleri yeterince duyduğunda nasıl oluyorsa, onlara inanmaya başlıyorsun. | Open Subtitles | عندما تصغين في أوقاتٍ كثيرةٍ لشيءٍ ما فستشرعين بطريقةٍ ما.. للإيمان بها |
Will Graham, Hannibal Lecter'ın Chesapeake Matadoru olduğuna inanmaya oldukça meyilli. | Open Subtitles | ويل جراهام متحمس جدًا للتصديق بأن هانيبال ليكتر هو سفاح التشيسابيك |