ويكيبيديا

    "inanmaya" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • تصديق
        
    • أؤمن
        
    • أصدق
        
    • اصدق
        
    • لتصديق
        
    • التصديق
        
    • الاعتقاد
        
    • بتصديق
        
    • الإعتقاد
        
    • بالإيمان
        
    • تصديقك
        
    • نؤمن
        
    • بالأيمان
        
    • للإيمان
        
    • للتصديق
        
    Ya da bir yalana inanmaya devam etmek daha mı kolay? Open Subtitles ألن تستسحق المعرفة عناء البحث؟ أم أنه أسهل فقط تصديق الكذب؟
    Artık bundan hiçbir zaman kurtulamayacağıma inanmaya başladım. TED بدأت أؤمن بأنني لن أتعافى مٌطلقاً لا من الحادث ولا من أعراض الإقلاع.
    Sadece bir tanesinin daha bu işi yaptığına inanmaya başladım. Open Subtitles قررت أن أصدق بأن مرة أخرى فقط قد تصبح جيدة
    Buna inanmaya devam ettiğim için de... annenin infazına onay verdim. Open Subtitles و جعلني اصدق ذلك فتره كافيه جعلتني اقيم الحد على امك
    Bir günlük yemeğimiz kaldı ve her şeye inanmaya hazır konumdalar. Open Subtitles لدينا يوم واحد من الطعام المتبقي، وهم مستعدون لتصديق أي شيء.
    Tanrılara ve canavarlara inanmaya son verirsek, Bay Sackler, cılız büyürler. Open Subtitles لو توقفنا عن التصديق فى الالهة والوحوش سيد ساكلر ستصبح ضعيفة
    Beni dinle, bir şeyler duydun. Onu duyduğuna inanmaya devam etmelisin. Open Subtitles أصغي إليّ، قد سمعتِ شيئاً بالفعل، عليكِ مواصلة الاعتقاد بأنّكِ سمعتِه
    Artık pek çok şeye inanmaya başlayabilirler. Open Subtitles ربما سيبدأون بتصديق الكثير . من الأشياء الآن
    Buna inanmaya alışıktım, ama gerçekten inanmaya başladığım zamanın gerçekten, gerçek olmasıdır. Open Subtitles ولا أعتقد ذلك إعتدت على تصديق ذلك ولكنني توصلت إلى الإعتقاد بأن
    Bu, akılcı hümanizmi başlattı ve insanlar yaratıcılığın kişinin tümüyle kendisinden geldiğine inanmaya başladılar. TED وهي بداية للإنسانية الرشيدة، وبدأ الناس في تصديق أن الإبداع يأتي كلياً من ذات الفرد.
    Ne yaparsam yapayım, benim bu itimatsız kalbim o ruhun söylediği kehanetlere inanmaya devam ediyor. Open Subtitles إلا أن حتى قلبي المضطرب، لا يحيد عن تصديق نبوءة الجني تلك
    Dibe battığımda beni yönlendiren ve iş bulan Güneyli Vaftiz Sarah ile tanıştıktan sonra kendime inanmaya başladım. TED إلى أن قابلت الآنسة سارة، المعمدانية الجنوبية التي آوتني ووفرت لي عملاً، حينها بدأت أؤمن بنفسي.
    Bir adam yaşlanınca kadere inanmaya başlar. Open Subtitles كرجل بلغت سنا متقدما فأنا أؤمن بتصاريف القدر
    - Bunu yaptığına inanamıyorum. - İnanmaya başlasan iyi olur belki de. Open Subtitles لا أصدق أنك فعلت ذلك ربما عليك أن تبدأي بالاعتياد على هذه الفكرة
    Küçük olduğumdan, babamın bir çocuğun bedeninde yaşadığına inanmaya başlamıştım. Open Subtitles كطفل ، بدأت أصدق . . أن أبي كان يعتاش كولد
    Aslında onu gerçekten hatırladığıma inanmaya başlıyordum. Open Subtitles فى الحقيقة بدأت اصدق حقا أني كنت أتذكرها دائما
    Gücü, bir başkasının yalana inanmaya razı olması ile ortaya çıkar. TED وتتنامى قوتها عندما يتفق شخص آخر لتصديق الكذبة.
    Ben bile bildiğin ve söylemediğin bir şeyler olduğuna inanmaya başladım. Open Subtitles حسنا، حتى أنا بدأت التصديق أنك تعلم شيئا لا تريد قوله
    Sesimi çaldılar ve onun sonrasında söylediğim hiçbir şeyin önemi olabileceğini inanmaya cesaret etmedim. TED سرقوا صوتي، وفي مابعد، لم أكن أجرؤ على الاعتقاد أن أي شيء يمكن أن أقوله سيكون مهماً
    O kadar çok yalan söyledim ki aslında ben bile inanmaya başladım. Open Subtitles لقد قلت الكثير من الاكاذيب حتى اني بدأتُ بتصديق بعضها
    Benim gibi bir adamın, nasıl, ikinci bir şansı olabileceğine inanmaya başladım. Open Subtitles بدأت فى الإعتقاد أن شخصاً مثلى قد يمكنه الحصول على فرصة ثانية
    Zıtlıkları uzlaştıramam ancak şuna inanmaya başladım, bu zıtlıklardan birisi diğerini geçersiz kılmıyor. TED لا يمكنني حل المناقضة، ولكني بدأت بالإيمان أن هذان الشيئان المتعاكسان لا يلغيان بعضهما الآخر.
    Sana inanmaya başlıyorum, sanırım Joe bunu benden daha iyi kelimeye döker. Open Subtitles لقد بداْت فى تصديقك ولكن اعتقد ان جو كان من الممكن ان يعبر بالكلمات افضل
    Bu yüzden ekonomik ilerlemenin de tıpkı evrim gibi sürekli yükselen bir büyüme çizgisine sahip olacağına inanmaya hazırız. TED لذا، لا عجب من أننا نؤمن وبسهولة بأن التقدم الاقتصادي سيأخذ ذات المنحنى، هذا الخط المتصاعد للنمو.
    Sonunda "Arayışın Fiziği" olarak adlandırdığım bir şeye inanmaya başladım. Open Subtitles فى النهاية بدأت بالأيمان بشىء أطلق عليه فيزياء البحث
    Bir şeyleri yeterince duyduğunda nasıl oluyorsa, onlara inanmaya başlıyorsun. Open Subtitles عندما تصغين في أوقاتٍ كثيرةٍ لشيءٍ ما فستشرعين بطريقةٍ ما.. للإيمان بها
    Will Graham, Hannibal Lecter'ın Chesapeake Matadoru olduğuna inanmaya oldukça meyilli. Open Subtitles ويل جراهام متحمس جدًا للتصديق بأن هانيبال ليكتر هو سفاح التشيسابيك

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد