Bir süredir burada yaşıyor ve İngilizce'yi biraz anlıyor ama... pek konuşamıyor, ama her neyse... | Open Subtitles | تعيش هنا منذ فترة ،تفهم الإنجليزية قليلاً و لكن لا تتحدثها |
Çekici görünecektim, çünkü İngilizce'yi çok iyi konuşuyor olacaktım. | Open Subtitles | و قد أبدو جذاباً لأنني أتحدث الإنجليزية جيد جداً |
İngilizce'yi bu evde anadil tutmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أفضل أن تكون الإنجليزية هى اللغة الأولى فى المنزل |
Çin'de öğrenciler, kanunen, İngilizce'yi 3. sınıfta öğrenmeye başlıyorlar. | TED | إذا كنت تلميذ في الصين تبدأ بدراسة الانجليزية في الصف الثالث، بموجب القانون. |
İnatçısın, niteliksizsin... ve İngilizce'yi güç bela konuşabiliyorsun. | Open Subtitles | أنت عنيد، وغير مؤهل وبالكاد تتكلم الانجليزية |
Toni, biliyorsun. İngilizce'yi çok iyi konuşamıyor. | Open Subtitles | توني انت تعرف أنه لا يتحدث الأنجليزية بشكل جيد |
Üniversiteye gideceksin, Ve İngilizce'yi seçeceksin. | Open Subtitles | تتجه إلى الجامعة لتصبح متفوقا في الإنجليزية |
İngilizce'yi asmayı bırakman için bir sebep daha. | Open Subtitles | سبب آخر يجعلك يجب أن تتوقف عن تفويت دروس الإنجليزية |
İngilizce'yi neden alamadım bilmiyorum. | Open Subtitles | إكتسحوا هذه الجائزة لا أعلم لماذا لم أفز في اللغة الإنجليزية |
Bu nedenle resmi dil olarak halen İngilizce'yi kullanıyorlar. | Open Subtitles | لذا ، فإنّ اللغة الرسميّة لا تزال اللغة الإنجليزية |
Sen ve o, ikinizde İngilizce'yi bilmiyorsunuz değil mi? | Open Subtitles | أنت وهو لا تفهمان الإنجليزية, فلماذا تتكلمانها؟ |
Nasıl olur da İngiliz bir adam İngilizce'yi anlamaz? | Open Subtitles | كيف يمكن لرجل إنجليزي ألا يفهم اللغة الإنجليزية ؟ |
Üzgün olduğum zamanlarda bazen İngilizce'yi unutuveriyorum. | Open Subtitles | أحيانا عندما أكون حزينه لغتي الإنجليزية تختفي. |
Ustalaşabilecek kadar küçükken İngilizce'yi öğrenmeme bile izin vermedi. | Open Subtitles | لم يسمح لي حتى بتعلم الإنجليزية عندما كُنت صغيراً بالشكل الكافي لأتقنها |
İngilizce'yi aksanlı konuştuğumu fark etmişsinizdir. Tahmin ettiğiniz gibi, bunun sebebi eskiden Londra'da yaşamış olmam. | Open Subtitles | ربما لاحظتوا أنني اتحدث الانجليزية بلكنة مختلفة هذا لأن كما توقعتم ، كنت أعيش في لندن |
Bana İngilizce'yi annem öğretti. O bir İngilizce öğretmenidir. | Open Subtitles | ن والدتي علمتني الانجليزية إنها معلمة لغة انجليزية |
Çoğu İngilizce'yi zar zor konuşabiliyor. | Open Subtitles | أغلبهم يتحدث الانجليزية بالكاد |
Aslında İngilizce'yi seviyorum. - İngilizcede berbatım ben. | Open Subtitles | في الواقع أنا أحب الانجليزية - أنا ضعيفة في الانجليزية - |
Dinleyin: Çinli öğrencilerin İngilizce'yi bağırarak öğreniyor. Öğretmen: ... değiştireceğim! | TED | استمعوا للتلاميذ الصينيين يتدربون على الانجليزية بصراخها. الاستاذ: ... غيّر حياتي! |
...İngilizce'yi de halledebildi. | Open Subtitles | أنها يمكن ان تقلد الانجليزية. |
Sonra, dili İngilizce'yi andırır, düşük tonda bir erkek sesiyle konuşan biri tarafından konuşması bölünür. | Open Subtitles | ثم قاطعه أحدهم و كان يتحدث بصوت ذكرى منخفض ما بدا الأنجليزية |