Bu derin kopukluğun aslında insan kaçakçılığına bakış açımızı büyük ölçüde tanımladığını düşünüyorum. | TED | أعتقد أن هذا الانقطاع العميق يرمز في الواقع إلى إدراكنا لماهية مفهوم الاتجار بالبشر غالبا. |
Başsavcı, benden çalıştığım şirketin şehirdeki reklam panolarına yapıştırılacak olan insan kaçakçılığına karşı bir kampanyaya ait ilanlara sponsor olmasını rica ediyordu. | TED | النائب العام اتصل ليسأل إذا ما كان باستطاعة الشركة التي كنت أعمل بها أن تموّل اللوحات التي ستوضع حول المدينة كجزء من حملة منع الاتجار بالبشر. |
İnsan kaçakçılığına şahit olmuştu. | Open Subtitles | وكان أحد الشهود في قضية الاتجار بالبشر. |