Günümüzde, entomofagiye alışık olmayan insanlar için, böcekler sadece rahatsız edici birşey. | TED | في يومنا هذا، بالنسبة للناس غير المعتادين على الإنتوموفاجي، فالحشرات مجرد مهيّجات. |
Ama neticede Hooverville gidecek başka bir yeri olmayan insanlar için var. | Open Subtitles | ولكن في النهاية لهذا هوفرفيل موجودة للناس الذين ليس لديهم مكان آخر |
Bu yalnızca insanlar için geçerli değil, primatların ilişkilerinde de aynı. | TED | وذلك ليس فقط للبشر ولكن أيضاً في علاقات الحيوانات الرئيسية،وعلاقاتنا أيضاً. |
İnsanlar için diğerlerinden ayrıran bu gibi farklılıklara izin veriyoruz. | Open Subtitles | حسناً، نحن نسمح للبشر بأن يحظوا باختلافات عن بعضهم البعض |
Normal insanlar için dostum. Neden yeteneklerine lanet gibi davranıyorsun? | Open Subtitles | للأشخاص العاديين، لماذا تتعامل مع قدراتك كما لو كانت لعنة |
insanlar kullandığı için adapte oluyordu çünkü insanlar için yapılmıştı. | TED | بل لان الناس تستخدمها .. ولانها صنعت من اجلهم .. |
ve bu, onlara ulaşamayan insanlar için çok fazla tıbbi yardımı gerektiriyor | TED | لقد قدمت الكثير والكثير من الرعاية الطبية المطلوبة لأناس لم يكونوا ليحصلوا عليها. |
"Cüce" dwarfizmi olan insanlar için kullanılan kaba bir kelimedir. | Open Subtitles | القزم هي كلمة تطلق للناس الذين يعانون من مرض التقزّم |
Hayır, tadı ve kavrayışa sahip insanlar için bir BMW. | Open Subtitles | لا، انها لسيارة بي ام دبليو للناس مع الذوق والفطنة. |
Ancak, dış müdahale sonucunda gelen değişim insanlar için daha da kötü sonuçlar yarattı. Dünyanın o köşesinde yaşanan felç ve aşağılık duygusunu derinleştirdi. | TED | ومع ذلك فإن التغيير الذي جاء عبر التدخل الأجنبي، أوجد للناس ظروفا أكثر سوءا، وعمّق مشاعر الشلل وعقدة النقص في ذلك الجزء من العالم. |
Ve işin temeline indi, yeni bir şehir insanlar için yeni seçenekler sunabilir. | TED | وقد احتوى الخلاصة, ان المدن الجديدة سوف تمنح المزيد من الفرص للناس. |
Bu şimdi olduğu gibi, o zaman da insanlar için iyi bir anlaşmaydı. | Open Subtitles | و حينها و كما هو الحال الآن, كانت هذه صفقة جيدة للبشر أيضا |
Bir üniversiteye. Sadece mutantlar için değil, insanlar için de. | Open Subtitles | جامعة , ليس فقط للمتحولون , و لكن أيضا للبشر |
Bence yaptıkları bize insanlar için geliştirebileceğimiz ilaçlarla ilgili çok şey anlatıyor. | TED | وإعتقادي أن ما تقوم به يمكن أن يخبرنا بالكثير عن الأدوية التي يمكن أن نطورها للبشر |
Hayaletli CD'leri olan insanlar için ekspres kasa falan olması lazım. | Open Subtitles | يجب أن يكون هناك خط ساخن للأشخاص المطاردين من أقراص مضغوطة |
Bir gün, tekno müzik dinleyen insanlar için bir tedavi bulunacağını umuyorum. | Open Subtitles | وفي إحدى الأيام تمنيت الحصول على علاج للأشخاص الذين يستمعون إلى التكنو |
Ölmekte olan insanlar için hayatın gerçekte nasıl olduğunu birinin söylemesi gerek. | Open Subtitles | لابد لشخص ما أن يقول بماذا تمثل الحياة الآن للأشخاص الذين يموتون |
Bu insanlar için gerçekten önemlidir yani eğer bilmiyorsanız, sadece sorun. | TED | هذه الأمور تهمُ الناس حقًا، إذا كنتم لا تعرفون، اسألوا ببساطة. |
Dünyanın senin gibi küçük insanlar için zamanı yok. | Open Subtitles | العالم لَيْسَ لديه وقت .لأناس صِغارِ مثلك |
Ve Davinia gibi insanlar için bir isim var: global citizen. (dünya vatandaşı). | TED | وهناك اسم للأناس مثل دافينيا: المواطن العالمي. |
Yapmayın! Hoşlandığımız insanlar için hepimiz değişiriz biraz. | Open Subtitles | هيّا ، هيّا ، جميعنا نغيّر من أنفسنا لأجل من نحبه |
Kulübe getireceği insanlar için para alıyormuş. Daha az ilgi çekici. | Open Subtitles | يُدفع له حسب عدد الأشخاص الذين يحضرهم إلى النادي. لست مهتما. |
Bunun bizim, muhtemelen diğer insanlar için de önemli olduğuna onu ikna etmeyi başardım, ki o da hikayesini paylaştı. | TED | واستطعت أن اقنعه ان هذا الامر ضروري لنا وربما لأشخاص آخرين أيضاً إن هو شارك بقصته |
Onun için Komünizm insanlar için en iyi hayattı tıpkı Dünya üstünde cennet gibiydi. | Open Subtitles | بالنسبة له كانت أفضل طريقة حياة للشعب كما لو أنها جنّة الأرض |
Şüphesiz ürününüz insanlar için güvenilir olmalı. | TED | من الواضح أن المنتج الذي لديك يجب أن يكون آمن على البشر. |
Çünkü ben her zaman bu gemiden ayrılmanı ve karada insanlar için piyano çalmanı istedim ve güzel bir kadınla evlenip, çocuklarının olmasını ve yaşamdaki tüm bu şeyler erişilmez değildirler ama çaba göstermeye değerler. | Open Subtitles | لأني أردتُك دائماً ان تتَرْك هذه السفينةِ وتعزف للناسِ على الأرضِ وأن تتزوج إمراة جميلة وتنجب أطفالاً |
Fakat bu yalnızca stresin sağlığa zararlı olduğuna inanan insanlar için geçerliydi. | TED | ولكن هذا يخص فقط الأشخاص بالإضافة للذين كانوا يعتقدون بأن الضغط مضر لصحتهم. |
Yani hadi, başka insanlar için bunu yaparken ne kadar vakit harcıyorsun? | Open Subtitles | بجدية كم من الوقت تمضين لناس غيرك؟ ماذا عنك؟ |
Artık insanlar için kullandığını sanmıyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنه لم يعد يملك فائدة كبيرة للبشرية |