Bir de buralarda yaşayan, benimle iş kurmak isteyen insanlar var mı? | TED | ثم هل هناك أناس ممن يسكنون هذا المكان يرغبون بإقامة أعمال معي؟ |
Şovumda göstermeye çalıştığım şey de bu. Her yerde iyi insanlar var. Her şeyin mahvedilmesi için bir kişi yeterli. | TED | هذا ما أحاول اظهاره في عرضي. هناك أناس طيبون في كل مكان. و يستحقّ الأمر شخصا واحدا ليفسد كلّ شىء. |
Bu teşkilatta Sloane'u adalete teslim etmek için çalışan insanlar var. | Open Subtitles | هناك ناس في هذه الوكالة الذي يعمل لجلب سيوان إلى العدالة. |
Katillerin gittiği yolu izlemem lazım ve eğer bunu yaparsam bundan ciddi derecede rahatsız olacak insanlar var. | Open Subtitles | علي إعادة الطريقة التي تمت بها الجريمة وإذا فعلت ذلك هنالك أناس سيكونون متضايقين فعلاً سيتضايقون جداً |
Böyle birşeyin olmasına izin vermeyecek olan benim gibi insanlar var. | Open Subtitles | هناك أناس مثلي ، والذين سيحرصون . على عدم حدوث ذلك |
Patronum olayın kapanmasını istiyor, ve arkadaşının peşinde güçlü insanlar var. | Open Subtitles | رئيسي يريد هذه القضية مغلقة و هناك أناس أقوى من أصدقائك. |
Ama dışarıdaki dünyada kelimeleri silah gibi kullanan insanlar var. | Open Subtitles | لكن في العالم الخارجي، هناك أناس بإمكانهم استعمال الكلمات كأسلحة |
Burada Brezilya'daki meslektaşları tarafından şiddetle tavsiye edilen insanlar var. | Open Subtitles | هناك أناس هنا، موصى بهم بشدّة من زملاء في البرازيل |
Tabii ki, bunlardan hoşlanmayan insanlar var ve bunu çok şaşırtıcı bulanlar var. | TED | طبعاً هناك أناس لم تٌعجب بهذه النتائج وهناك من وجدها مفاجئة تماماً |
Başka insanlar var burada, hafifmeşrep olduğumu düşünürler. | Open Subtitles | هناك ناس آخرون هنا وهم يعتقدون بأنني كنت دعي. |
Eğer yapmayacaksan, beni bekleyen insanlar var. | Open Subtitles | وإذا لم يكن ، دعني اذهب هناك ناس ينتظروني؟ |
Hayır, inan bana, buraya gelmek istemezsin. Etrafta çıplak insanlar var. | Open Subtitles | لا , أنت لا تريد القدوم إلى هنا ثق بي , هنالك أناس غير محتشمين هنا |
CA: Ama organizasyonda oluşturduğunuz bu parlak algoritmaların gerçek etkilerine düzenli olarak bakan insanlar var. | TED | ك.أ:لكن يوجد أشخاص في المنّظمة ينظرون بشكل مُنظم على تأثير تلك الحلول الحسابية الذكية التي قمت بإنشائها. |
Onu izleyen insanlar var, ama şimdiye kadar hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لدي أشخاص يراقبونه عن بعد لم نحصل على شيء بعد مده |
Şartlı tahliyede veya hapiste olan insanlar var, bazen yıllarca duruşma için bekliyorlar. | TED | لأنه هناك أشخاص تحت المراقبة أو بالسجن، ينتظرون عرضهم على المحكمة لسنوات أحيانًا. |
Bu manyaklara yardım etmek isteyen nüfuzlu insanlar var bu ülkede. | Open Subtitles | هناك اشخاص اقويـّاء في هذه البلدة يريدون مساعدة هؤلاء الأنذال المجانين |
Dışarda, bizim bu yaptığımız şeyi durdurmak isteyen bazı insanlar var. | Open Subtitles | هناك بعض الناس هناك التي ترغب في وقف ما نقوم به. |
Yardıma ihtiyacı olan ve yardım edebileeğimiz insanlar var. | Open Subtitles | هناك ثمّة أناس بحاجة للمساعدة، أناس بوسعنا تقديم يد العون لهم |
Dışarıda size inanmak isteyen insanlar var. Bu ülkeye inanmak istiyorlar. | Open Subtitles | ثمة أناس يريدون أن يثقوا بكم وبهذا البلد |
Bir tane fıstık yiyince anaflaktik şoka giren insanlar var. | Open Subtitles | يوجد أناس معينون إذا تناولوا ..الفول السوداني يصابون بصدمة حساسية |
NSS içinde, senden şüphelenmeye başlayan insanlar var. | Open Subtitles | داخل منظمة الأمن القومي ثمة أشخاص بدؤو يشكون بك |
ve üstelik bu bilgisayarlara yol gösteren ve onların katiplik işlerini yapmasını sağlayan insanlar var. | TED | و هناك اناس يقودون هذه الحواسيب لتقوم بإنتاج عملهم الكتابي. |
Ama yardım için buraya geldim, çünkü burada insanlar var. | Open Subtitles | ولكننى حضرت لأطلب المساعدة لأنه يوجد ناس هنا |
Bana bel bağlamış insanlar var bu yüzden paketi geri aldım. | Open Subtitles | لدي أناس تعتمد علي لذا قد أخذتُ الصناديق منهُ نعم لقد تشاجرنا |