Gerçekten bu güne kadar kaç geziyi iptal ettiğini hatırlamıyorum bile. | Open Subtitles | هذا يذكرني فعلاً بعدد المرات التي ألغيت فيها هذه الرحلة |
Beni dinlemedi. İptal ettiğini söyledim. | Open Subtitles | لم يرد الإنصات لي أخبرته بأنكّ قد ألغيت المهمة |
Oprah beni aradı ve şovu iptal ettiğini söyledi. | Open Subtitles | أوبرا كلمتني. وقالت أنك ألغيت اللقاء |
Neyi yada niçin iptal ettiğini söylemedi. | Open Subtitles | ريكي هاريسون ألغى لم يقل ماذا ألغى أو لماذا |
Önemli değil. Patronun randevunu iptal ettiğini söylemek için aradım. | Open Subtitles | لا يهم, اتصلت لأقول لك أن رئيس ألغى موعدك |
Bende kibarlık olsun diye, "Çok kötü olmuş gelemeyeceksin, seni özleyeceğiz" dedim ve geçen akşam arayıp tatilini iptal ettiğini, geleceğini söyledi. | Open Subtitles | فقط لأكون لطيفة قلت له ياللاخسارة أنت لا تستطيع الحضور سنشتاق إليك وليلة أمس قام بإلغاء الرحلة واخبرني أنه سيأتي |
Irina ile konuşmalıyım. Baban nikahı iptal ettiğini söyledi. | Open Subtitles | "أريد التحدث إلى "أيرينا أخبرني والدك أنك ألغيت الزفاف |
- Lütfen partiyi iptal ettiğini söyle. | Open Subtitles | حسناً أرجوك قل لي بأنك ألغيت الحفله |
Bay Ludwig, senin iptal ettiğini söylemişti! | Open Subtitles | - سيد لودفيج قال إنك ألغيت الإجتماع |
Randevuyu yine iptal ettiğini söyledi. | Open Subtitles | سمعت أنك ألغيت موعدك مرة أخرى |
Geziyi iptal ettiğini düşünmüştüm. | Open Subtitles | خلت رحلتك ألغيت |
Ken Fisher arayıp öğle yemeğini iptal ettiğini söyledi. | Open Subtitles | (كين فيشر) اتصل... وقال أنك ألغيت غذائك معه. |
Tyler bana yemeği iptal ettiğini söyledi. | Open Subtitles | أخبرني (تايلر) أنك ألغيت موعد العشاء. |
Belki düğünü iptal ettiğini unutmuştur bile. | Open Subtitles | ربّما قد يكون نسي أنّهُ قد ألغى الزّفاف. |
Aslında, Chili'i Raji'ye iptal ettiğini söyledi. | Open Subtitles | في الواقع، لقد ألغى "شيلي" العقد أمام "راجي". |
Sakın bana Ryan'ın yemeği iptal ettiğini söyleme. | Open Subtitles | لا تتجرّئي على القول بأن "ريان" قد ألغى الغداء |
Ahmed onların iptal ettiğini söylemişti, değil mi? | Open Subtitles | أحمد" قال أنهُ ألغى معهم ، صحيح ؟" أجل |
Arkadaşları ve Dan ile şu Mammoth seyahatini iptal ettiğini biliyor muydun? | Open Subtitles | هل تعلمين أنه ألغى رحلته إلى (الماموث) مع "دان" وصديقه ؟ |
Tatlım, Magnolia George'un düğünü iptal ettiğini söyledi. | Open Subtitles | عزيزتي، (مانجوليا) قالت لي بان (جوج) ألغى الزواج |
- Aslında, dün gece o kadar uykusuzdum ki, yanlışıkla nakliyet veri tabanını açtım, ve birinin siparişi iptal ettiğini gördüm. | Open Subtitles | الليلة الماضية، كنت نعسان ففتحت قاعدة البيانات عن غير قصد ورأيت أن أحدهم قام بإلغاء الطلب |
Leah, Doktor Hunt'ın aciliyeti olmayan ameliyatları iptal ettiğini söyledi. | Open Subtitles | (لياه) قالت أن د(هنت) قام بإلغاء جميع الجراحات غير الطارئة. |