Bunların içersinde, İslam'ın olağanüstü güzellikteki yapısının restorasyonu da dahildir. | Open Subtitles | بما فيها ترميم واحد من أهم الاّثار المقدسة فى الإسلام |
İslam'ın eşcinselliği yasakladığını öğrendiğimden beri ikisinin arasında bir engel hissettim. | Open Subtitles | حينما سمعت بأن الإسلام يحرم المثلية الجنسية شعرت بالعائق الذى بينهما |
El-Kaide'nin, Batılı haçlılara karşı İslam'ın koruyucusu olduğu iddiaları Iraklı Müslümanların kanlarına gömüldü. | TED | أي إدعاء ادعته القاعدة بأنها حامية الإسلام ضد الصليبيين الغربيين غرق في دماء المسلميين العراقيين |
Osmanlılar artık, Kürdistan'ı, Mısır'ı ve İslam'ın en kutsal şehirleri olan, | Open Subtitles | العثمانيون الأن يسيطرون على كردستان مصـــر والأماكن المقدسة للإسلام مكة والمدينة |
Şeriatı oluşturan bu gibi şeyler, Şeriatın sorunlu yönleri, İslam'ın daha sonraki yorumlarına, sonradan katılmıştır. | TED | ان هذه القوانين الاسلامية أو المفاهيم الخاطئة للإسلام التي تطورت تبعاً لتفاسير لاحقة للقرآن الكريم |
Ve bir Müslüman olarak, yapmak istediğim ilk şey Mekke'ye gidip, İslam'ın en kutsal mabedi olan Kabe'yi ziyaret etmekti. | TED | وكان اول شيء قمت به كمسلم هو الذهاب الى مكة .. وزيارة الكعبة المكان الاكثر قدسية في الاسلام |
Bu sayede, Türkiye makul derecede bir başarı hikayesi yaratabilmiş, İslam ve İslam'ın en dindar anlayışları demokratik oyunun parçası hâline gelmiş, hatta ülkenin demokratik ve ekonomik ilerlemesine katkıda bulunmaya başlamıştır. | TED | وبفضل هذا استطاعت تركيا ان تخرج بقصة نجاح أصبح فيها فهم الاسلام من قبل المحافظين و المتحررين جزءاً من اللعبة الديموقراطية و حتى أنه يساهم سياسياً واقتصادياً من اجل مصلحة وتقدم الدولة |
Şimd, bazıları İslam'ın sert bir din olduğunu ileri sürecektir. | TED | الآن، سيستمر البعض بمجادلة أن الإسلام دين عنف. |
Çok geçmeden bütün Arabistan Müslüman oldu yalnız bu yeni dine değil, İslam'ın getirdiği ilkelere, davranışlara, her şeye inandılar. | Open Subtitles | و سريعا تحولت كل بلاد العرب ليس فقط للعبادة الجديدة ولكن إلى الأداب الجديدة ، والقوانين ، و المواقف الواردة في الإسلام |
Artık kilisenin içinde bir Türk sesi yükseliyordu, ve İslam'ın ilk sözleri yankılanmaya paşlıyordu... | Open Subtitles | فى داخل الكنيسة تردد فى الأصداء صوت تركى يعلن باللغة العربية أول أعمدة الإسلام |
Alınan mağlubiyet İslam'ın geleceği için ölümcül bir tehdit oldu. Korkunç bir savaştı. | Open Subtitles | الهزيمة فيها جعلت مستقبل الإسلام فى خطر داهم |
Hacc İslam'ın en etkileyici özelliklerinden biridir. | Open Subtitles | دائما كان الحج من أكثر الأشياء جذبا فى الإسلام |
İslam'ın eşcinselliği kabul etmekte büyük sorunları var. | Open Subtitles | الإسلام لديه مشكلة فى الإعتراف بالمثلية الجنسية |
Samir, her zaman bu insanların İslam'ın baş düşmanları olduğunu söylerdi. | Open Subtitles | اذكر سمير انه قال ، ان هؤلاء اسوأ اعداء الإسلام |
İslam'ın barış dolu olduğunu gösteren din adamları var. | TED | يوجد هناك رجال دين ممن يشاركون التفسيرات السلمية للإسلام. |
Ve bazıları için, radikal İslam'ın dünya görüşü bu açık yaralardan içeri sızan enfeksiyona dönüşüyor. | TED | وبالنسبة للبعض، أصبحت النظرة العالمية للإسلام الراديكالي العدوى التي تنقض على هذه الجروح المفتوحة. |
Mali'de gelişen İslam'ın son derece başarılı biçimi, bu özgürlükleri ve bu özünde olan kültürel çeşitliliği kabul ettiği için rağbet gördü. | TED | أصبح الشكل الناجح للإسلام الذي تطور في مالي شائعًا لأنه يقبل هذه الحريات والتنوع الثقافي المتوارث. |
Bu İslam'ın Hinduizm ve Yahudilik üzerindeki etkisi. | TED | بسبب تأثير الاسلام السيء على الهندوسية او اليهودية |
Bu adam bir masumu öldürmüşse, İslam'ın gözünde sizinkindeki kadar suçludur. | Open Subtitles | ان قتل الرجل البرئ ، هو جرم في دين الاسلام كما هو بالنسبة لك |
Suudi Arabistan tek bir aile tarafından yönetilen bir ülke, ve temel İslam'ın bir kolu olan, Wahabism ile yönetiliyor. | Open Subtitles | السعودية دولة تحكم بعائلة واحدة وتحكم بعلامة تجارية واحدة الاسلام الوهابي |