Bunu ispatlamanın tek yolu o kurşunu almak, o kurşunu almanın tek yolu da... | Open Subtitles | ولكن الطريقة الوحيدة لاثبات ذلك هو الحصول على تلك الرصاصة والطريقة الوحيدة للحصول على تلك الرصاصه |
Bunu ispatlamanın daha iyi bir yolu olabilir mi? | Open Subtitles | يمكنك التفكير فى شىء أفضل لاثبات ذلك؟ |
Bunu ispatlamanın tek bir yolu var. | Open Subtitles | .هناك فقط ..طريقه واحده لاثبات ذلك |
Ne yazık ki Avogadro'nun atom fikrini çoğu bilim insanı kabul etmedi ve doğru olduğunu ispatlamanın yolu yoktu. | TED | ولسوء حظ أفوغادرو، فإن معظم العلماء لم يتقبلوا فكرة الذرة، ولم تكن هناك وسيلة لإثبات صحة كلامه. |
Sanırım, neler olduğunu ispatlamanın tek yolu bu. | Open Subtitles | أعتقد أنها الطريقة الوحيدة لإثبات ما حدث |
İspatlamanın tek yolu sızdırmak tabii bunu da yapamaz. | Open Subtitles | والطريقة الوحيدة لإثبات ذلك هي بتسريب المعلومات وهو شيءٌ لا يمكنه فعله |
Bu düşüncelerimizi ispatlamanın tek yolu bu ortak genlerin içinde bulunduğu yapay bir kromozom inşa etmekti ve biz bunu kasete dayalı bir yöntemle yaptık. | TED | الطريق الوحيد لإثبات هذه الأفكار كانت ببناء كروموسومات إصطناعية تشمل هذه الجينات، وينبغي علينا فعل هذا بطريقة مبنية على الشريط. |
Füzeler gücümüzü ispatlamanın sadece ilk aşaması. | Open Subtitles | القذائف مجرد الخطوة الأولى لإثبات قوتنا |