Hayır, onu yanlış anlamışsın. Bunu söylemek istememiştir. | Open Subtitles | لا ، انت لم تقهمه تماماً لم يقصد ذلك مطلقاً |
Biri tökezleyince... Kasten vurmak istememiştir. | Open Subtitles | البعض يتعثر فى المشى قد لا يقصد ان يطلق النار عليك |
Hayır, onu yanlış anlamışsın. Bunu söylemek istememiştir. | Open Subtitles | لا ، انت لم تقهمه تماماً لم يقصد ذلك مطلقاً |
Kaçana kadar cesedin bulunmasını istememiştir. | Open Subtitles | لم يرد أن يتم اكتشاف الجريمة حتى يؤمن لنفسه المهرب |
Ama neden? Belki de onun hakkında kötü şeyler söylemeye zorlanmamı istememiştir. | Open Subtitles | ربّما لم يرد أن يجبرونى على قول أيّ شيء سيئ عنه |
Eminim Amiral Chen saygısızlık etmek istememiştir efendim. | Open Subtitles | أنا متأكد أن العميد تشان لا يقصد هذه الإهانة يا سيدي |
Onu çok iyi bir sebeple yapmış olmalı. Eminim sana zarar vermek istememiştir. | Open Subtitles | لا بدّ أنّ له سبباً وجيهاً، أنا واثق أنّه لم يقصد أذيتك. |
Gücünü hepimiz biliyoruz. Ona zarar vermeyi istememiştir. | Open Subtitles | جميعنا يعلم قوته ، جميعنا يعلم أنه لم يقصد إيذائها |
Eminim seni incitmek istememiştir. | Open Subtitles | أنا متأكد أنه لم يقصد أن يؤذيكِ |
Ve bu durumda, Thomas Jefferson Bağımsızlık Bildirgesi'nde “Biz şu gerçeklerin açık olduğu görüşündeyiz: bütün insanlar eşit yaratılmışlardır” derken “Biz şu gerçeklerin açık olduğu görüşündeyiz: bütün insanlar birbirinin klonudur” demek istememiştir. | TED | وعندما كتَب توماس جيفرسون فى إعلان الاستقلال، " نحن نؤمن بأن هذه الحقائق واضحة و بديهية، إن كل البشر قد خلقوا متساويين،" هو لم يقصد " نحن نؤمن بأن هذه الحقائق واضحة وبديهية، أن كل البشر متطابقين." |
Tabii ki bana hakaret etmek istememiştir. | Open Subtitles | أعرف بأنّه لم يقصد إهانتي |
Eminim Charles bunu yapmak istememiştir. | Open Subtitles | أراهنك أن تشارلز لم يقصد ذلك. |
Muhtemelen "kız arkadaş" yazmak istememiştir. | Open Subtitles | {\pos(190,230)}. ''ربّما لم يقصد كتابة ''صديقة حميمة |
Eminim Tyrion kralı tehdit etmek istememiştir. | Open Subtitles | انا متأكد أن (تيريون) لم يكن يقصد تهديد الملك |
Belki de onun hakkında kötü şeyler söylemeye zorlanmamı istememiştir. | Open Subtitles | ربّما لم يرد أن يجبرونى على قول أيّ شيء سيئ عنه |
Yani onu kaçıran kişi hız yaparak dikkat çekmek istememiştir. | Open Subtitles | علينا أن نفترض أن خاطفنا لم يرد أن يلفت النظر بالسرعه |
Belki de hayatının işinin yok edilmesini görmek istememiştir. | Open Subtitles | ربما لم يرد أن يرى مشروع عمره يـُدَمـّر أمامه |
Bize mâni olmak istememiştir veya masum bir şakadır. | Open Subtitles | .... ولم يرد أن يقاطعنا أو أن هذة مجرد مزحة |
Belki Tony böyle bir şeyi duymanı istememiştir. | Open Subtitles | ربّما لم يرد أن تعرفي شيئاً كهذا |
Washington da mason olduğuna göre haritanın bedeninden uzak olmasını istememiştir. | Open Subtitles | وبما أن (واشنطن)،كان ماسونياً، لم يرد أن تصبح الخريطة خارج أتباعه. |
-Belki de çok ilgili görünmek istememiştir, Belki erkekler için de birkaç aptalca kural vardır. | Open Subtitles | لَرُبَّمَا هو لَمْ يُردْ الظُهُور أيضاً مهتمّ. لَرُبَّمَا هناك قواعد غبية للرجالِ. |