Onu almaya geldiğin zaman bu adadan ayrılmayı asla istemeyecek. | Open Subtitles | و عند وصولكِ إليه لن يرغب بمغادرة هذه الجزيرة أبداً |
Bu adam hareket etmek istemeyecek kadar kilolu ve tembel. | Open Subtitles | ان هذا الولد اصبح بدينا وكسولا ولا يرغب بالحركة |
Bir iş bulduğunuzda, patronunuz sorunlarınızı dinlemek istemeyecek. | Open Subtitles | عند التقدم بطلب للحصول على عمل، لن يرغب صاحب العمل في سماع مشاكلكم. ولا أنا أيضا. |
Endişeleniyorum, senin gibi etkileyici bir kadını istemeyecek hiç bir erkek yoktur. | Open Subtitles | أنا قلقة فحسب أنّ الأمر رائع جدًّا بأنّ لا رجل سيرغب بكِ. |
Hiç kimse o avanağı okumak istemeyecek Popüleritesi hızla düşecek. | Open Subtitles | لا احد سيرغب فى القراءة عن هذا الأحمق ثانية شعبيته سوف تهبط |
- Belki hiç kimse yaşamak istemeyecek. - Hiç kimse. | Open Subtitles | ، ـ ربما لا أحد سيريد العيش ـ لا أحد |
Her geçen gün yaşlanıyorsun ve iyice kuruyup işin bittiğinde bir daha hiçbir erkek sana dokunmak istemeyecek. | Open Subtitles | تتقدمين بالسنّ خلال الوقت وقريباً سوف تذبلين ولن يرغب أية رجل بأن يمسك ثانية |
Kardeşinin özgürlüğü için pazarlığa girmene gerek yok. Onunla işim bittiğinde geri dönmek istemeyecek. | Open Subtitles | لستَ مُضطراً للتفاوض على حرّية أخيك حينما أنتهي معه، لن يرغب بالعودة أبداً |
Çünkü seninle alakalı şeyleri kimse istemeyecek. | Open Subtitles | لن يسمعها أحد، لأنه لن يرغب .أحد في الاقتراب منكَ |
Seni etrafında istemeyecek birini hayal edemiyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني تخيّل أحدٍ قد لا يرغب بوجودكِ هنا. |
Beni kimsenin istemeyecek olması, öyle kötü ki. | Open Subtitles | من المؤسف أن أحداً لن يرغب أحد في صحبتي |
- Bence istemeyecek. | Open Subtitles | شئ ما يخبرني بأنه لن يرغب في ذلك |
Bu konuda konuşmak istemeyecek ama onu anladıklarından dolayı buna memnun olacak. | Open Subtitles | ولكن الأمر, عن بالتحدث يرغب لن ... لذلك إدراكهم عنه سيخفف |
Seninle işim bittiğinde, hiç kimse seninle olmak istemeyecek. | Open Subtitles | بعدما أنتهي , لن يرغب أحد في البقاء معكِ -أبداً |
Birincisi, seni orada istemeyecek. | Open Subtitles | أولاً، هو لن يرغب بوجودكِ هناك |
Bakalım şimdi, Homer gitmek istemeyecek. Demek ki soracağız, ve o da hayır diyecek. | Open Subtitles | (هومر) لا يرغب بالذهاب لذا فقط اسأله وسيجيب لا |
Seni kimse istemeyecek." | Open Subtitles | .لن يرغب بك أى رجل أبداً |
Hiç kimse bir daha bu ismi çocuklarına koymak istemeyecek. | Open Subtitles | لا أحد سيرغب بِأن يتم تواصل طفله بذاك الاسمِ. |
Kimse, Barbiemle oynamak istemeyecek. | Open Subtitles | لا أحد سيرغب باللعب بالباربي خاصتي |
Yaşlanınca kimse beni istemeyecek. | Open Subtitles | لا أحد سيرغب بي عندما أكون عجوزة. |
Yakında hiç kimse seninle çalmak istemeyecek. | Open Subtitles | قريبًا لا أحد، لا أحد سيريد أن يعزف معك. |
Evet ama önümüzdeki üç ay kimse balık yemek istemeyecek. | Open Subtitles | أجل، لكن لن يريد أحد تناول السمك للأشهر الثلاث التالية |