İnsanlar binlerce yıl boyunca insan zihninin, beyninin, içine bakmayı istemiştir. | TED | أراد الناس رؤية ما بداخل العقل البشري الدماغ البشري، لآلاف السنين |
Artı vurulmuştu, bir an önce gidip yarasını tedavi etmek istemiştir. | Open Subtitles | أضف إلى ذلك ، بأنه مجروح أراد أن يذهب ويعالج جراحه |
- Belki de geri dönmek için hiçbir şeyim kalmadığından emin olmak istemiştir. | Open Subtitles | أو ربّما أراد فقَط أن يتأكد أنه ليَس لديّ شيء للعودة من أجله. |
Belki de herkese, hala harika bir parti düzenleyebildiğini kanıtlamak istemiştir. | Open Subtitles | وربما أرادت ان تثبت للجميع انها مازالت تستطيع عمل حفلة رائعة |
Eminim kızınız tâ çocukluğundan beri... hep doktor olmak istemiştir. | Open Subtitles | أنا متأكد أن ابنتك لطالما أرادت أنتكوندكتورة.. بحسبماتتذكر. |
- Belki de kendini öldürmek istemiştir. Belki de yakılmak istiyordu. | Open Subtitles | .ربما أراد أن ينتحر .ربما أراد أن يتم حرقه |
Belki arkadaşların seni davet etmek istemiştir ama Maris'i orada göreceğin için üzüleceğini düşünmüşlerdir. | Open Subtitles | الان يا نايلز ربما أصدقاؤك أراد دعوتك و لكنهم على الأغلب ظنو أنك ستغضب لرؤية ماريس هناك |
Aklını kaçıracaktır, tüm hayatı boyunca.., ...istemiştir ama bütçesi hiç uygun olmadı. | Open Subtitles | هذا حقاً سيكون مفاجئاً له, لطالما أراد مثلها لطوال حياته, ولم يكن يوماً قادراً على شرائها |
Belki eski erkek arkadaşınla daha fazla vakit geçirmeni istemiştir. | Open Subtitles | ربما أراد أن تكون قادرة على قضاء وقت أطول مع خليلك الآخر |
Ateş ettiğin Kızılderili konuşmak istiyorsaydı iş yapmak istemiştir. | Open Subtitles | لو أن هذا الهندى الذي أطلقت عليه أراد التحدث لقال ان يريد المقايضة والشئ الذى كان سيقايض به |
Onların gerçek olup olmadıklarını görmek istemiştir. | Open Subtitles | أراد أن يتأكد فيما لو كانوا فعلاً موجودين |
Eminim o da sizin kadar istemiştir. | Open Subtitles | أنا واثق أنه أراد أن يجدها بقدر ما أردت أنت |
Ya da öğrenci her zaman ustaydı ama ustasının öğrencisi olduğu halde ustası olduğunu düşünmesini istemiştir. | Open Subtitles | أو التلميذ كان دوماً هو الأستاذ لكنه أراد الأستاذ أن يعتقد أنه الأستاذ في حين أنه في الحقيقة مجرد تلميذ |
İnsanlarda etki bırakır. Eminim bazı zamanlar annem bile onunla çıkmak istemiştir. | Open Subtitles | كان لديه هذا التأثير على الأشخاص حتى أني أظن أن أمي أرادت مواعدته في بعض الاحيان |
Belki ölü sevgilisiyle arasına mesafe koymak istemiştir. | Open Subtitles | حسناً، ربّما أرادت أن تضع مسافة بينها وبين خليلها الميّت |
Ama kızkardeşim hep buraya gelmek istemiştir, ben de Berklee bahsedince, neden olmasın ki dedim. | Open Subtitles | لكن أختي لطالما أرادت القدوم الى هنا لذا عندما ذكرت بروكلي المكان فكرت، حسناً هذا رائع |
Belki de başka birini koruduğu için şikayette bulunanın kendisi olduğunu düşünmelerini istemiştir. | Open Subtitles | فلمَ ستكذب؟ ربّما أرادت أن يعتقد الناس أنّها قدّمت الشكوى لأنّها كانت تحمي شخصاً آخر. |
Belki de onun için çalışmak istemiştir. Ondan bir şeyler alabilmek için. | Open Subtitles | ربما هي من أرادت العمل عنده لتحصل على أمر معين |
Kanıtlamak için yeterli istihbarat toplamak istemiştir. | Open Subtitles | انا وائقة انها ارادت ان تجمع ما يكفي من المعلومات لتثبت ذلك |
Neden ziyaretine gelmiş ki? Belki adamın acı çektiğini görmek istemiştir. | Open Subtitles | لَرُبَّمَا أرادتْ لرُؤية الرجلِ يَعاني. |
Belki de onun kendisini düşük düzeyde hissetmesini istemiştir ya da bizden korkmasını. | Open Subtitles | لربّما أرادها أن تشعر بالنّقص، أو هو أرادها ان تكون خائفة مننا |