| Durumdan istifade ettiğimi söyledi. | Open Subtitles | من أجل الخير بلدي. وقال كنت استغلال الوضع. |
| Yardımlarından istifade edeceğimizi söyleyin. | Open Subtitles | .اخبرهم اننا بالتاكيد يمكننا استغلال مساعدتهم |
| Ne kadar güzel yaygara yaptığınızı söylemek için verilen aradan istifade etmek istemiştim. | Open Subtitles | لقد أردت استغلال الفرصة بالإستراحة لأخبرك يا شباب أنكم مقاطعين رائعين |
| Peki, karşılaştığımız temel sorunları çözmek için işletmenin gücünden nasıl istifade edebiliriz? | TED | كيف يمكننا الاستفادة من طاقة الأعمال التجارية لعنونة المشاكل الرئيسية التي نواجه؟ |
| Burada kalıp tecrübelerden istifade edebilirsin. Hayır, teşekkürler. | Open Subtitles | ابق في سان ميجيل وسوف تستفيد ربما من التجربة |
| Ama bu, farklı tür yemekten istifade etmeyeceklerini göstermez. | Open Subtitles | و لكن هذا لا يعني أنه لن يستغل نوعاً مختلفاً من الغذاء |
| Fırsattan istifade edebileceğini düşündüğün için Leah'ı bana getirdiğini düşünmek hiç hoşuma gitmez. | Open Subtitles | أنا أكره أن أعتقد أنك تجلب سوى ليا لي لأنك اعتقدت انك قد استغلال هذه الفرصة. |
| Ve bunu yaparken de ormanın sağladığı her türlü örtüden istifade etmek zorunda. | Open Subtitles | و لفعل هذا عليه استغلال أي ستار توفّره الغابة |
| Lütfen çıkarlarınız için yalnız bir adamdan istifade etmeye kalkmayın. | Open Subtitles | أرجوك لا تحاول استغلال رجُل وحيد لمصلحتك. |
| Dinle, bundan istifade etmek istemiyorum. | Open Subtitles | اسمعي، لا أريد استغلال هذا الموضوع إطلاقاً |
| Keşke bundan istifade edebilseydim ama pazarlık değil bu. | Open Subtitles | أتمنى لو أن بوسعي استغلال ذلك لكن هذه ليست مفاوضات |
| Başka kimse Don King kadar, dövüşçülerin cesaretini kırmış onlardan istifade etmiş ve kariyerlerini mahvetmiş olamaz. | Open Subtitles | وأنا لا أستطيع التفكير في الرجل الذي عمل المزيد لتحطيم معنويات المقاتلين ، استغلال من المقاتلين والخراب وظائف مقاتلي 'من دون الملك. |
| Hangi cüretle benim yeni geri zekalı kasiyerimden istifade etmeye kalkarsın? | Open Subtitles | كيف تجرؤ والمحاولة الاستفادة من كاشيري الاحمق |
| Savaş baltası atmadı, Louis. Fırsattan istifade etmeye çalışıyordu. | Open Subtitles | لم يقل شيئاً كان يحاول الاستفادة من فرصة |
| Sahte Peygamber'in korkundan istifade etmesine izin vermişsin. | Open Subtitles | لقد ترك النبي الكذاب الاستفادة من خوفك. |
| Burada kalıp tecrübelerden istifade edebilirsin. | Open Subtitles | ابق في سان ميجيل وسوف تستفيد ربما من التجربة |
| Sistemi eleştiriyorsun ama ondan istifade ediyorsun. | Open Subtitles | أنت تنتقد هذا النظام بينما أنت تستفيد منه |
| Fırsattan istifade ediyorsun. | Open Subtitles | أنتَ فقط تستفيد من الوضع. |
| Zencilerin istifade edip kaçacağından korkuyor. | Open Subtitles | إنه خائف أن يستغل السود الأمر و يهربوا |
| Fırsattan istifade, kardeşinden faydalanan bir abi. | Open Subtitles | والإبن الأكبر يستغل الأصغر منه |
| - Fırsattan istifade ediyor. | Open Subtitles | إنه يستغل هذا الموقف |