Gittiği her bir mülteci kampında eli silahlı askerlerle uğraştı. Askerler, dokuz yaşındaki ağabeyim Mark'ı asker yapmak istiyorlardı. | TED | وفي كل مخيم، إضطرت أن تواجه الجنود الذين أرادوا أن يأخذوا أخي الكبير، مارك، ذو التسع سنين وجعله جندي. |
Onlar gibi olmamı istiyorlardı.: Saygın, çalışkan, bir ev ve bir aile. | Open Subtitles | لقد أرادوا أن أكون مثلهم محترم و أعمل بجد و لدى عائلة |
Bu heriflerin hepsi, sporcu olmak istiyorlardı aynı senin gibi. | Open Subtitles | كل هؤلاء الرجال أرادوا أن يكونوا رياضيين مثلما كنت تماماً |
Demokrasiyi getirmek isteyen bir grup insandı çünkü onlar evrelsel seçim, parlemento, anayasa düşüncesini ve benzeri şeyleri getirmek istiyorlardı. | TED | حفنة من الأشخاص كانوا يريدون الانخراط في مسار ديمقراطي لأنهم يريدون ترسيخ فكرة التصويت والبرلمان والدستور، وهلم جرا |
Bize ilk 6 yaşındayken geldi çünkü ingilizler onu öldürmek istiyorlardı. | Open Subtitles | لقد أتتْ إلينا أولاً وعمرها ست سنوات لأن الإنجليز أرادوا قتلها |
Bu yüzden ona düşünebildikleri en mütevazı, en yavan, en acınası ünvanı vermek istiyorlardı. | TED | لذا أرادوا أن يعطوه أكثر لقب ضئيل، متواضع، ومثير للشفقة أمكنهم التفكير فيه. |
Yazılmışlardı çünkü bir çeşit intikam istiyorlardı | TED | سجلوا لأنهم أرادوا شكلا من أشكال الانتقام. |
Ve bunun bizi herkesten daha iyi yapacağını düşünmediler sadece bizi hayatta tutmak istiyorlardı. | TED | وذلك ليس لأنهم اعتقدوا بأن ذلك يجعلنا أفضل من أي شخص آخر، إنه ببساطة لأنهم أرادوا إبقائنا على قيد الحياة. |
Çocuklarına, Amerika'ya giden akrabalarından ve başkalarından hakkında duydukları fırsatları sunmak istiyorlardı. | TED | أرادوا منح أولادهم الفرص التي كانوا يسمعون بها من الآخرين. من أقربائهم، مثلاً، الذين استقروا في الولايات المتحدة. |
Baskı ve despotluk yapılmasını değil, motive edilmeyi istiyorlardı. | TED | أرادوا أن يتم تشجيعهم، لا أن يتعرضوا للضغط أو التنمر. |
Şaka yapıyorum. Ama Greenpeace bu konuda çok istekli değildi, çünkü diğer anlamlı isimlerden birini istiyorlardı. | TED | هممم، أمزح فقط. حسناً. لذا، لم تكن السلام الأخضر معجبة بذلك، لأنهم أرادوا أن يفوز أحد أسمائهم العميقة. |
Herhalde bazı sorular sormak istiyorlardı. | Open Subtitles | لي؟ أحزر بأنهم أرادوا لسؤال أسئلة أكثر. قلت بأنني أساعد. |
Kendilerini farklı şekillerde ifade etmek ve üniformaya sıkı sıkıya bağlı kalmadan sıradışı görünmek istiyorlardı. | Open Subtitles | لقد كانوا يريدون شيئاً يميزهم به الأخرون عندما ينظرون إليهم شىء مغاير للزى الرسمى الصارم |
Her ne olursa olsun; benim veya sevdiklerinin düşüncelerinde, yaşamaya devam etmek istiyorlardı. | TED | سواء ان يُذكر في افكاري او من احبهم , ارادوا ان يشعروا انهم سيظلوا احياء |
Oraya gittim çünkü Japon’lar onları yakalamak istiyordu Ve onları son moda golf eldivenlerine, Protein ve yağa dönüştürmek istiyorlardı. | TED | و قد ذهبت هناك لإن اليابانين أرادو البدء في قتلهم و تحويلهم إلى خط ازياء رفيع لقفازات الجولف زصدر للبروتين و الزيت |
Neredeyse 85 bin kişi o videoyu izledi ve sonra bize ülkenin her yerinden e-posta göndermeye başladılar, şehirlerine gelmemizi ve yüzlerini göstermelerine yardım etmemizi istiyorlardı. | TED | حوالي 85000 شخص شاهد هذا الفيديو وبدأو مراسلتنا من جميع انحاء الدولة يطلبون منا مساعدتهم لاظهار وجوهم. |
Varsayalım, başka kimsenin bilmediği bir şey yapmak istiyorlardı. | Open Subtitles | إفترض أنهم فعلوا شئ لم يريدوا أحد أن يعرف به |
İkisi de Norman'ın tekrar tımarhaneye kapatılmasını istiyorlardı. | Open Subtitles | أذن هى وأمها كانوا يحاولون أرجاع نورمان الى المصحة مجدداً |
Benim kimliğimi bilen tek kişi oydu ve onlar da bunun böyle olmasını istiyorlardı. | Open Subtitles | أنّها كانت الوحيدة التي تعرف هويتي، وهذا ما أرادوه. |
- Cuma günü. Sizi mutlaka görmek istiyorlardı. Onlara Trouville'de annenizin yanında olduğunuzu söyledim! | Open Subtitles | الجمعة، كانوا يودون رؤيتك، أخبرتهم أنك في تروفيل عند والدتك |
Ailen seni buraya şutladı çünkü senden kurtulmak istiyorlardı. | Open Subtitles | هل قام والديك برميك في الخارج؟ هما يريدان التخلص منك |
Beni sandviç mi yapmak istiyorlardı bilmiyorum, | Open Subtitles | بدأ ينظر إليّ بطريقة غريبة ومنحرفة .. والآن، لا أعرف ما إذا كانوا يريدونني لجنس ثلاثي أم ماذا |
Sadece doğumlarından gelen haklarını istiyorlardı. | Open Subtitles | لقد ارادو صوتا كصوت حقهم الملكي |
Bir gün burayı işletmemi istiyorlardı, ancak o zamanlar daha çok üniversite düşünüyordum. | Open Subtitles | لطالما أرادا منّي أن أديره , في يومٍ ما , لكن كنت مهتمة بالجامعة في ذلك الوقت |
Orada, yörüngede bir yerlerde gizlenmiş bir gemi olabileceğini biliyor ve onu elde etmeyi çok istiyorlardı. | Open Subtitles | كانوا يعلمون أن هناك إحتمالية أن تلك السفينة متخفية في المدار وهم أرادوها بشدة |
Ve Commodus'un yiyecek stoku konusunda güvendiği ismi ele geçirmek istiyorlardı. | Open Subtitles | و بدؤوا يطالبون بالنيل من الرجل الذي ائتمنه كومودوس على امدادات الغذاء |