Bu da iyi birşey, çünkü gerçekten bir çıkış stratejim yok. | Open Subtitles | إنه شيء جيد أيضاً .. بسبب عدم وجود استراتيجية الخروج لدي |
Hemen de hayatımda iyi birşey yaptım. Bebeğim, burda olduğuna sevindim. | Open Subtitles | قمت لتوي بعمل شيء جيد في حياتي. عزيزتي، سعيد أنكِ هنا. |
Hayır, bu önemli. Riskli yatırımlar: iyi birşey mi yoksa kötü mü? | Open Subtitles | لا، هذا مهم، الشركات المدعومة المشتراة بالكامل أمر جيد أم سلبي ؟ |
Hayır, bu önemli. Riskli yatırımlar: iyi birşey mi yoksa kötü mü? | Open Subtitles | لا، هذا مهم، الشركات المدعومة المشتراة بالكامل أمر جيد أم سلبي ؟ |
Hiç kavga etmemiştim. Sen ettin mi? Hayır, fakat bu iyi birşey. | Open Subtitles | ـ لا ، لكن هذا شئ جيد ـ لن تستطيع معرفة نفسك إذا لم تقاتل |
Terfide ettirildim. Buda iyi birşey. Burada kötü olan birşey yok. | Open Subtitles | وحصلت على ترقية أيضاً, وهذا شىء جيد لا يوجد شىء سىء فى الأمر |
Bir kişinin başına iyi birşey geldiğinde, diğer herkesin hayatı daha kötü oluyor. | Open Subtitles | حين يحدث شيء جيد لشخص واحد حياة كل فرد آخر تصبح أسوء قليلا |
Bu iyi birşey. Olabildiğince uzun bir süre bilmemeyi seviyorum. | TED | وهذا شيء جيد, لا أريد ان اعرف ماهو لاطول وقت ممكن |
Karmaşık olmamak iyi birşey herhalde, ama kulağa biraz sıkıcı geliyor. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا شيء جيد ولكنه يوحي قليلاً بالملل |
Biliyor musun, işini bırakmış olman iyi birşey. | Open Subtitles | أتعلمين , إنه شيء جيد أن استقلتِ من عملك |
Eğer iyi birşey yapmak istiyorsan, ilk önce hayatta kalmalısın. | Open Subtitles | إذا تريد أنْ تعمل شيء جيد يجِب أن تكون حي أولا |
Eğer iyi birşey yapmak istiyorsan, ilk önce hayatta kalmalısın. | Open Subtitles | إذا تريد أنْ تعمل شيء جيد يجِب أن تكون حي أولا |
Karının burada olmaması iyi birşey. | Open Subtitles | انه أمر جيد أن زوجتك لم تكن ترقد في السرير السفلي |
Yapma, Nora. Tommy eve dönüyor. Bu iyi birşey. | Open Subtitles | هيا نورا ، تومي سيعود للمنزل هذا أمر جيد |
Sahalara geri dönmen çok iyi birşey. | Open Subtitles | أعتقد أنه أمر جيد بالنسبة لكٍ لتعودي إلى طبيّعتك |
Eğer buradan iyi birşey çıkmazsa Teal'c bir hiç uğruna ölmüş olur. | Open Subtitles | سيكون تيلك قد مات هباء لو لم يكن هناك شئ جيد نقوم به هنا |
Çıplak resimlerini Dünyaya yaymaktan iyi birşey çıkması mümkün değil. | Open Subtitles | لا شئ جيد يأتى من وضع صور عاريه لك من هذا العالم |
O dünyadan kaybolmanın ve uzaklaşmanın aslında bazen iyi birşey olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | قال بأن التيه والأختفاء عن وجه الأرض كان أحيانا شىء جيد لفعله وخاصة كذلك. |
-Biz dosya paylaşımının iyi birşey olduğunu düşünüyoruz. -Orası muhakkak, sonra gelip herkesi dava ediyorsunuz. | Open Subtitles | نحن نعتقد أن تبادل الملفات أمر جيّد - بالطبع،لكنكم تقومون بمقاضاة أي شخص - |
Sadece oyunun iyi birşey olduğu kabuledilebilir bir durum. | TED | إنه فقط من المسموح به أن اللعب شيئ جيد. |
Sağol. Gördüğüm kadarıyla biraz bodursun. Bu iyi birşey. | Open Subtitles | شكراً، مِن الواضح أن لديكَ معايير مُنخفضة، هذا شيء جيّد. |
Çünkü siz benim için önceden iyi birşey yaptınız. | Open Subtitles | لإنكم فعلتم شيئاً لطيفاً جداً لأجلي في وقت سابق |
Hiçbirşeyi çöpe atmıyor olmam iyi birşey. | Open Subtitles | شي جيد انني لم القي اي شي بعيدا. |
Sevecek birini bulabilirsen bence bu iyi birşey olur. | Open Subtitles | لو وجدتِ شخصاً لتحبيهِ فسيكون هذا شيئاً جيداً على ما أعتقد |
Claudia'yı görmen iyi birşey, değil mi? | Open Subtitles | أمر حسن أنك رأيت (كلوديا) أليس كذلك؟ |