Doğalarında var, DNAlarında bu kodlu. işleri bu -- iyi, iyi niyetli şirketler bile böyleler. | TED | انه في طبيعتها , إنه في حمضها النووي , هذا ما يفعلونه حتى الجيدة , الشركات ذات النوايا الحسنة. |
Genellikle doğrudan hayır derim ama bazılarının belli referansları vardı ve iyi niyetli görünüyorlardı. En az bir veya iki toplantı yapıyorsun | TED | عادةً، أنا أرفض مباشرةً ولكن بعضهم كانوا ذات أصول وبدا عليهم حسن النية وكانوا يطلبون على الأقل اجتماعاً أو اجتماعين |
Paranoyak olma. İyi niyetli olmak için, fakir olman gerekmez. | Open Subtitles | كفّ عن الإرتياب، ليس ضرورياً أن تكون فقيراً لتكون نواياك حسنة |
Ancak insanlar bana, çocuklarını öldüren kişiye karşı nasıl iyi niyetli olabileceklerini soruyorlar. | TED | ولكن يسألني الناس، كيف تعززُ النية الحسنة لشخصٍ قتل ابنك؟ |
Ama bunun iyi niyetli olduğundan şüpheliyim. | Open Subtitles | ربما يكون صحيحاً , لكن أشك بأنه للخير |
Bunlar iyi niyetli harika insanlar, ve de oldukça tecrübeliler, fakat yine de öngörülebilir ve tahmin edilebilir bir şekilde sürekli hata yapıyorlardı. | TED | هنا حيث الناس الرائعون بنوايا حسنة وخبرة كبيرة، ومع ذلك كانوا يفعلون أشياء خاطئة طوال الوقت كما أتوقع. |
Sayın Yargıç, iyi niyetli olarak soruyordum. | Open Subtitles | حضرة القاضي، كنتُ أطرح عليه السؤال بنية حسنة. |
Birgün iyi niyetli bir insan olup, katibinin maaşınına 5 şilin zam yapmasını umut ederek. | Open Subtitles | على أمل يستجمع ما يكفي من النيّة الحسنة ليرفع أجرَ مستخدَمه 5شلنات في السبوع |
- İyi niyetli davrandığımı söylememe izin ver. - Hayır. | Open Subtitles | -إذاً، دعني أقول أنّي تصرّفت بحسن نيّة |
Yani iyi niyetli olduğun için seni rahat bırakacaklarını mı düşünüyorsun, ha? | Open Subtitles | ...لذا تعتقد لأن نواياك جيده فانهم لا يتبعونك |
Kızgın ve coşkulu bir tip ama herkes onu affediyor çünkü iyi niyetli. | Open Subtitles | وقعا في الحب هيغاضبةونشيطة, لكن الجميع يسامحونها لأن نيتها طيبة |
Gerçekte, sadece iyi niyetli olarak sürece müdahale ediyordum. | TED | كنت في الواقع أتدخل في العملية بالكثير من النوايا الحسنة. |
Bu iyi niyetli ziyaretçilerin hiçbiri bir fark yaratmamaktadır. | TED | لم يُحدث أي من زوار النوايا الحسنة فرقا. |
Adalet iyi niyetli insanların yaptığı bir şeydir. | TED | العدالة هي شيء يحققه أصحاب النوايا الحسنة. |
Her ne kadar iyi niyetli bir uygulama dahi olsa, Görünen o ki, yan etkileri de var. | TED | لذلك فعلى الرغم من كونه تطبيق حسن النية جدا، فبشكل واضح، كانت له أعراض جانبية. |
Bence çoğumuz bunun iyi niyetli, hatta güzel sonuçlar doğuran | TED | وأنا أعتقد أن أغلبيتنا سوف توافق، حسنا.. هذا أمر حسن النية بالفعل وله أيضا نتائج حميدة. |
Ben de senin iyi niyetli olduğunu biliyorum, ama düğün gününe kadar bana aşık olmadığını söyleyen birinden ilişki tavsiyesi almaya niyetim yok. | Open Subtitles | وأنا أعلم أن نواياك حسنة لكني لا أنتوي أن آخذ نصائح في العلاقات من رَجٌل نسيّ وحسب أن يٌخبرني أنه ليس واقعاً في حٌبي |
Kenneth, iyi niyetli olduğunu biliyorum, ama bunun seni böyle etkilemesi hiç hoşuma gitmedi. | Open Subtitles | {\pos(192,230)}،أعرف أن نواياك حسنة لكنك تغيرت |
Zaman ve serbestlik konusunda sen iyi niyetli bir bilgesin. | Open Subtitles | الوقت والمكان.. وستكون الشخص ذو النية الحسنة |
Bu gemideki kimliği bilinmeyen iyi niyetli bazı şerefsizler asla almadığımız şu imdat çağrısını kumanda merkezi günlüğüne kaydetmiş. | Open Subtitles | نداء الإستغاثة ذلك الذي لم نتلقاه على الإطلاق تمت الإستجابة له من المقر الرئيسي عن طريق شخص ما فاعل للخير على متن تلك السفينة |
İyi niyetli biri gelir ve sorun etmediğini söyler bilgilidir ve büyük sürpriz değildir. | Open Subtitles | شاب بنوايا حسنة جداً يقول أنه متفهم كلياً للوضع، ومثقف جداً، والمفاجئة الكبرى أنه ليس كذلك. |
Sayın Yargıç, iyi niyetli olarak soruyordum. | Open Subtitles | حضرة القاضي، كنتُ أطرح عليه السؤال بنية حسنة. |
Ve iyi niyetli bir şekilde olacak. - Olamaz. | Open Subtitles | وهذه ستذهب لل"النيّة الحسنة". |
- İyi niyetli davrandım. | Open Subtitles | -لا -تصرّفت بحسن نيّة |
- Chuck, iyi niyetli olduğunu biliyorum ama şu fikirlerden vazgeçsen artık? | Open Subtitles | إنظر يا "تشك" أعرف أن نواياك جيده ولكن هل يمكنك رجاء أن تهدء بهذه الأفكار؟ هذه فكره قويه إسمعينى |
Hâlâ iyi niyetli, sadece 41'inde olan hantal birisin. | Open Subtitles | لاتزالي " خرقاء نيتها طيبة" عمرها 41 سنة |
Bana inanın; sağlık hizmetine giren neredeyse herkes, gerçekten herkes iyi niyetli. | TED | وصدقوني, كل شخص يلتحق بالنظام الصحي يقصد خيراً -- أعني , بحق |
İyi niyetli olduğunu biliyorum ama doğuma beş hafta var daha. | Open Subtitles | إنظر ، أعلم أن نيتك حسنة ، لكن لدينا خمس أسابيع حتى الموعد الحقيقي |
Alvin zaman zaman biraz sorumsuz olabiliyor fakat iyi niyetli. | Open Subtitles | أقصد، بالتأكيد يمكن أن يكون (آلفين) مزعجاً لكن نواياه طيبة |