Ve iyileşirken Çincen üzerinde çalışabilirsin, ön saflara gitmeden önce. | Open Subtitles | و تتدرّب على نطقك للغة الصينيّة بينما تتعافى قبل أن تذهب للجبهة |
Sun iyileşirken, tesadüfen, diğer birkaç karakter daha aynı hastanedeydi. | Open Subtitles | تتعافى في نفس المستشفى الذييصدفأن عدداًمنشخصياتناتتواجدفيه. |
Kız kardeşiniz iyileşirken, belki bazı sorulara cevap verebilirsiniz diye düşündük. | Open Subtitles | بسبب أن أختك تتعافى حالياً من العمليّة فظننا أنكِ ربما تجيبين على بعض الأسئلة لنا. |
İyileşirken mucize eseri küvette boğulmaktan kurtuldu. | Open Subtitles | وفيما كان يتعافى غرق في حوض الاستحمام وانقذوه بمعجزة |
Marge, Homer iyileşirken, korkarım ki onun için neredeyse her şeyi sen yapmak zorundasın. | Open Subtitles | بينما يتعافى هومر أخشى أنك ستضطرين لعمل كل شيء له |
Japon taşıma şirketi, ben Meksika'da hastanede iyileşirken benimle konuşmak üzere iki kişi gönderdi. | Open Subtitles | لذا فقد أرسلت الشركة اليابانية رجلين ليستجوباني في المستشفى المكسيكي حيث كنت أتعافى |
Yaranın ufacık ağzı temiz bir şekilde iyileşirken daha derindeki yaranın iltihabı boşalmış ve etrafına sızmış hiçbir yüzeysel belirtinin olmadığı kas dokusuna gömülerek irin çukuru hâline gelmiş. | Open Subtitles | بينما الجروح الصغيرة تلتئم بنظافة الجروح العميقة تتقرح وتشكل جيب من القيح حول الجرح، مدفونة في أنسجة العضلة |
Şimdi o iyileşirken Hava Ulusu, göçebe köklerini geri kazanacak ve dünyaya yayılacak. | Open Subtitles | بينما هي تتعافى أمة الهواء ستستعيد جذورها البدوية وسوف تجوب الأرض |
endüstri iyileşirken balıkçıları işin içinde tutmaktan daha az olur | Open Subtitles | ستكون أقل من الحفاظ على عمل .هؤلاء الصيادين بينما تتعافى الصناعة |
- Düğünün izlerini yok edip iyileşirken onun elini tutmaktan başka yapabileceğimiz bir şey yok. | Open Subtitles | -لا يوجد شئ يُمكننا فعلهُ غير إزالة كل علامات حفل زفاف و الإمساك بيديها بينما هي تتعافى |
Sen iyileşirken, cebinden fotoğrafla adresi alıp Denver'a döndüm. | Open Subtitles | لذا، بينما كنت تتعافى أخذت الصورةو العنوان من محفظتك . "و عدت إلى "دنفر |
Hastaymış. Kendisi iyileşirken, bu iki aktrisin evinde kalmasına izin vermiş. | Open Subtitles | لقد سمح لهاتين الممثلتان بالبقاء في منزله بينما هو يتعافى |
Başlangıçta boya epidermiste de bulunmaktadır, ama deri iyileşirken, hasarlı epidermal hücreler dökülür ve yeni, boyasız hücrelerle değiştirilirlerken en üst katmanda güneş yanığı benzeri bir soyulma oluşur. | TED | في البداية يودع الحبر في البشرة أيضاً لكن عندما يتعافى الجلد تتقشر الخلايا الجلدية المتضررة وتتبدل بخلايا جديدة خالية من الحبر ذات طبقة علوية متقشرة كحرق يتعافى. |
James Caldwell, St. Clare Hastanesi'nde yavaş yavaş iyileşirken, bizler... insanları tehlikeye atmaktan suçlu bulunup... ailelerimizin gözetimine verildik. | Open Subtitles | بينما "جاميس كالدويل" يتعافى ببطىء فى المستشفى نحن كُلّفنا وحجزنا فى رعاية أبائنا |
Hastanedeki odamda her gece yerde uyuyan ben araba kazasından sonra iyileşirken 20 saatlik iş gününden sonra sırf ben uyandığımda yanlız olmayayım diye başımda bekleyen. | Open Subtitles | التي نامت على أرضية غرفتي في المشفى في كل ليلة عندما كنت أتعافى من حطام سيارتي |
Vurulduktan sonra iyileşirken ağrı kesicilere bağlandım. | Open Subtitles | عندما كنت أتعافى من إصابتي أدمنت على مسكنات الألم |
Ben iyileşirken geçici başkan görevi yapacak. | Open Subtitles | سيكون بمثابة عمدة مؤقت حتى أتعافى. |
Yaranın ufacık ağzı temiz bir şekilde iyileşirken daha derindeki yaranın iltihabı boşalmış ve etrafına sızmış hiçbir yüzeysel belirtinin olmadığı kas dokusuna gömülerek irin çukuru hâline gelmiş. | Open Subtitles | بينما الجروح الصغيرة تلتئم بنظافة الجروح العميقة تتقرح وتشكل جيب من القيح حول الجرح، مدفونة في أنسجة العضلة |
Yaralarım iyileşirken, kendimi biraz şımartayım dedim. | Open Subtitles | اُفكّر بـِمُعالجة نفسي... بينما جروحي تلتئم. |