Birçok kere, yöneticimin eski karısının telefonlarını ve e-maillerini izlediğini gözlemledim. | Open Subtitles | في عدة مرات لاحظت أن المشرف علي يراقب مكالمات طليقته وإيميلاتها |
Beni izlediğini bildiğimden, normal görünmeye çalışarak uzaklaştım. | Open Subtitles | مشيت بعيداً وحاولت أن أبدو طبيعية مع علمي أنه كان يراقبني |
Ve ne yazık ki susup Justine'nin hayatının paramparça edilmesini izlediğini yazdı. | TED | ولذك كتبت بسبب الخجل الذي أحست به بأنها أغلقت فمها وبقيت تشاهد حياة جوستين تنهار. |
Rahipler onun bana yaptıklarını yapmaz çünkü Tanrı'nın izlediğini bilirler. | Open Subtitles | لا يفعل القسس ما فعله. لأنهم يعلمون أن الرب يشاهد. |
Artık NCIS'in o mahalleyi neden izlediğini anlatabilirsiniz. | Open Subtitles | هذا يعني أنّه يمكنك أن تخبرني لماذا كانت شعبة التحقيقات البحرية تراقب ذلك الحي. |
Evet, bugün lokantada babamın seni izlediğini gördüm. | Open Subtitles | نعم , رأيك يراقبك بعد الظهيرهـ في المطعم |
Yukarıda beni izlediğini görüyorum. | Open Subtitles | أراكَ هناك في الأعلى ، تراقبني |
Babamın bizi izlediğini, göz kulak olduğunu zannediyorduk. | Open Subtitles | أبي كان مفترض أن يشهدنا أو يراقبنا عن بُعد |
Şey, yani, aşağı bakıp yerdeki herkesin beni izlediğini görürdüm ama düşmek yerine, uçardım daha da yükseğe. | Open Subtitles | أعني، أنظر للأسفل وأرى كل الناس تشاهدني من الأرض ولكن بدلاً من الوقوع، أطير أعلى وأعلى |
Artık porno izlediğini biliyoruz. | Open Subtitles | نعلم الآن بأنكِ تشاهدين الأفلام الإباحية |
Birinin beklediğini, bunları izlediğini, keyiflendiğini bilmek ürkütücü olmalı. | Open Subtitles | لابد أنه من المرعب وجود شخصٍ ما ينتظر, يراقب و يستمتع بكل هذا |
Bir şekilde hala bizi izlediğini mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | أنت تعتقد بأنه مازال بطريقة ما هنا يراقب المكان؟ |
Bunu her kim yaptıysa beni izlediğini biliyordum. | Open Subtitles | لقد علمت، آلياً، بأن أياً كان الذي عملها فهو يراقبني |
Bu sabah ormanda, yüzünde maske olan birinin beni izlediğini gördüğümü söylesem ne derdin? | Open Subtitles | ماذا إن أخبرتك بأنني عثرت على شخص يراقبني من الغابة هذا الصباح, يضع قناعا؟ |
Hadi ama, Orada oturmuş bir şişe şarapla basketbol maçı izlediğini biliyorum. | Open Subtitles | اعلم انك تجلس هناك ومعك بطل نبيذ تشاهد كرة السلة |
Kızınız 2 gece önce evde TV izlediğini söyledi. | Open Subtitles | إبنتك تزعم أنه قبل يومين كانت تشاهد التلفزيون |
Sevdiği kadını izlediğini görmüyor musun? | Open Subtitles | الا ترى انة يشاهد الفتاة التى يعشقها قلبة ؟ |
Birkaç Vietnam elçiliğindeki bombalamalarla ilgili olarak FBI'ın onları yakından izlediğini biliyorsunuzdur. | Open Subtitles | أتعلم، المباحث الفيدرالية تراقب عن كثب تلك المنظمة، لأنها كانت مرتبطة بعدة تفجيرات في السفارات الفيتنامية. |
Sadece birisinin seni izlediğini bilmeni istedim. | Open Subtitles | اعتقد انه يجب ان تعرفي ان هناك من يراقبك |
Sonra bir gün onun da beni izlediğini gördüm. | Open Subtitles | وذات يوم شاهدتها تراقبني, أيضاً. |
Şu anda da bizi izlediğini söyleyebiliriz ve hatta soruşturmaya dahil olmaya çalışıyor bile olabilir. | Open Subtitles | انه من المؤكد يراقبنا الآن وقد يكون يحاول ان يقحم نفسه في تحقيقنا |
Senin izlediğini biliyorken rahat olmak zor. | Open Subtitles | من الصعب أن أرتاح وأنا اعرف أنك ربما تشاهدني |
Bazen sen konuştuğunda isteyerek PBS izlediğini düşünüyorum. | Open Subtitles | أحياناً عندما تتحدثين فأنتِ تبدين كأنكِ تشاهدين التلفزيون العام لغرض الفائدة |
Oradaki mahkumların her gece haberleri izlediğini biliyor muydun? | Open Subtitles | هل تعرف ان السجناء هناك يشاهدون الاخبار كل ليلة؟ |
Birinin onu izlediğini söyledi. Sürekli küçük bir kızdan bahsediyordu. | Open Subtitles | كان يقول ان احدا يراقبه ويتكلم عن فتاه صغيره |
NSA'yin onu izlediğini biliyordu, yaklaştıklarını hissetmiştir. | Open Subtitles | يعلم بأن وكالة الأمن القومي تراقبه, يشعر بهم يقتربون منه. |
Bu orospu çocuğunun neler izlediğini anlat bana. | Open Subtitles | اخبرنا عما يشاهده هذا السافل على الانترنت. |