Yani sen Jukebox'a D.C.'ye taşınmasını ve kendini olduğu gibi kabul etmesini söyledin? | Open Subtitles | أتعتقد أن (جوكبوكس) انتقلت للعاصمة (واشنطن) وتقبلت من هي فعلياً؟ |
Kendi eşyaların için Jukebox'a muhtaç kalma diye. | Open Subtitles | لن تعودي مضطرة إلى الاتكال على (جوكبوكس) في كل شيء |
Kes saçmalığı, Jukebox. Yaptığın şey komik değil amına çaktığım. | Open Subtitles | أوقفي المزاح، (جوكبوكس) الأمر لم يعد مضحكاً |
Jukebox alamayacağını söylüyor. | Open Subtitles | (جوكبوكس) تقول أنه ممنوع عليك تناول أي منها |
Yemekten sonra da, dans için masaları kenara iteriz. Jukebox'da müzik de var. | Open Subtitles | نزيح الطاولات جانباً للرقص وهناك موسيقى في صندوق الأغاني |
Yani Jukebox'a D.C'ye taşınmasını ve kendini olduğu gibi kabul etmesini söyledin. | Open Subtitles | إذاً أنت قلت لـ(جوكبوكس) أن تنتقل إلى العاصمة وتتقبل من هي في الحقيقة |
Jukebox otuzbir çekemeyeceğini düşünüyor. | Open Subtitles | تعتقد (جوكبوكس) أنك لا تجيد الاستمناء |
Jukebox bana ihtiyacım olan her şeyi veriyor. | Open Subtitles | تقدم لي (جوكبوكس) كل ما أحتاج إليه |
- Jukebox içeri girerse ya? | Open Subtitles | - وإن جاءت (جوكبوكس)؟ |
Bilmiyorum, Jukebox. | Open Subtitles | لا أعلم، (جوكبوكس) |
Nelerin peşindesin, Jukebox? | Open Subtitles | ماذا تخططين يا (جوكبوكس)؟ |
- Jukebox nerede? | Open Subtitles | أين (جوكبوكس)؟ |