ويكيبيديا

    "köşedeki" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • الزاوية
        
    • الركن
        
    • بالزاوية
        
    • الزاويه
        
    • الزاويةَ
        
    • ركن
        
    • الناصية
        
    • على الناصيه
        
    • بالركن
        
    • في الجانب
        
    • الأنحاء بالزوايه
        
    • الزاويةِ
        
    • نهاية الشارع
        
    • في زاوية
        
    • عند زاوية
        
    Bu haritada beni rahatsız eden, bu köşedeki Konfederasyon bayrağı. Open Subtitles أجل, ما يزعجني في الخريطة هو العلم الإتحادي في الزاوية
    Bu bütün ekonomimizin bizi zorladığı şeydir, sol köşedeki grafikte gösterildiği şekilde; hokey sopaları TED هذا مايقوم عليه اقتصادنا الكلي بإقحامنا به وفرضه وموضح على وجه الخصوص بتلك الزاوية اليسارية مضارب الهوكي
    Ve sağ alt köşedeki köy, Gao, Sahra boyunca, en büyük ticaret rotalarından birinin başlangıç noktası. TED وهذه القرية في الزاوية اليمنى السفلى، وهذه هي جاو، واحدة من نقاط القفز لطرق التجارة الرئيسية عبر الصحراء الكبرى.
    Ben sabah 8'den gece yarısına kadar açık olan köşedeki Arap dükkanını işletiyorum. Open Subtitles أنا الركن العربي أفتح من 8 صباحا إلى منتصف الليل حتى أيام الأحد..
    Birgün siz de bana aynısını yaparsınız. köşedeki midilliyi idare edin. Open Subtitles ربما تفعل نفس الشيء معي يوم ما اتركهمبالقربمن الزاوية.
    köşedeki yere gidip bir şeyler alır mısın? Open Subtitles هل يمكنك الخروج إلى الزاوية لتحضر لنا بعض الأشياء ؟
    İkinci katta köşedeki odada kimin kaldığını öğrenebilir miyim? Open Subtitles هلا أخبرتينى من يمتلك الغرفة التى فى الطابق الثانى عند الزاوية ؟ تلك الزاوية
    Hey, kilisenin beysbol takımı için, emlak şirketim şu köşedeki arsayı kirasız size vermedi mi, ha? Open Subtitles مهلا، الآن ألم تكن شركتي العقارية منحتك تلك الزاوية من الحديقة بدون إيجار لفريق البيسبول العائد لكنيستك، هاه؟
    Şu dip köşedeki masada en az iki uyuşturucu kaçakçısı var. Open Subtitles أتوقع وجود اشتباهين على الأقل في تلك الطاولة في الزاوية
    köşedeki barda mı? Open Subtitles لقد دفعت الكثير لسيارة الأجرة في المشرب الذي في الزاوية
    Evi aramak için köşedeki bara gittim, Open Subtitles لذلك ذهبت لمشرب في الزاوية .. للاتصال بالمنزل، لمعرفة
    Pencerenden köşedeki telefon kulübesine bak. Open Subtitles القي نظرة خارج نافذتك على كشك الهاتف على الزاوية
    köşedeki adam Roman Dzindzichashvili- Open Subtitles الرجل الذي في الزاوية هو رومان جينجي هاشفيلي
    Tamam, 7 numara. köşedeki ilk oda. Open Subtitles حسناً , انها غرفة رقم سبعة هناك عند الزاوية
    Üst sağ köşedeki Theresa ve kızı, Brianna. TED في الركن العلوي الأيمن توجد تيريزا وابنتها، بريانا.
    Whistler'ın duyduğu köşedeki oda, bu. Burası, Cosmo'nun odası. Open Subtitles للحركة كاشف وبها الركن فى التى الغرفة هناك ويسلر سمع
    Şurada köşedeki kutup ayıları, onlar "Aryan Vanguard" lar. Open Subtitles تلك الدببة القطبية في الركن إنهم المرتزقة الأوروبيون
    köşedeki masaya en iyi şampanyanızdan bir şişe ve dört kadeh alalım lütfen. Open Subtitles أريد زجاجة من افضل شامبانيا لديك، وأربعة أكواب من فضلك للطاولة التي بالزاوية
    köşedeki aptalların üzerindekileri... koparmıyor. Open Subtitles لا يستحي ذلك التبن وهم الحمقى الذين يجلسون عند الزاويه قريب.
    Neden köşedeki ofisi alamadığımı anlayamadım. Open Subtitles أنا لا أَستطيعُ أَفْهمُ لِماذا أنا لا أَستطيعُ الحُصُول على مكتبِ الزاويةَ.
    İşbirlikçimizin birazdan benimle şu köşedeki masada buluşması gerekiyor. Open Subtitles العميل من المفترض أن يجتمع بي في ركن هذا المنضد في أي وقت
    Antika dükkanının bulunduğu köşedeki evde oturuyorum bilirsin önünde tahta Kızılderili heykelinin olduğu ev. Open Subtitles أنا اعيش على الناصية بجوار متجر التحف ذلك المتجر حيث يوجد الهندي الخشبي أمامه
    Ben Fox Kitabevi olmasaydım sen de köşedeki Dükkan sen ve ben tanışsaydık. Open Subtitles إذا لم اكن انا فوكس للكتب... و انت لم تكونى محل على الناصيه وأنتوأنافقطتقابلنا..
    Evet. Kasayı alıp köşedeki konferans odasına getirin. Open Subtitles خذ الحقيبة الى الداخل وادخلة الى حجرة الاجتماع بالركن
    Ve burada bakmanızı istediğim şey, sağ üst köşedeki teleskop. TED وما أريد منكم أن تننظروا إليه هنا هو تلسكوب في الجانب الأيمن.
    köşedeki mekanda içki içecektim eğer burada işin bittiyse bana katılabilirsin. Open Subtitles كما تعلم، لقد كنت ذاهباً للحصول على مشروب من الأنحاء بالزوايه إذا أردت أن تغلق هنا وتنضم
    Kahveni köşedeki pastaneden alman da 18. caddedeki lobicilerden birindeydin demek oluyor. Open Subtitles قهوة مِنْ مخبزِ الزاويةِ دلالة على المكان الذي كنت فيه وهوواحدمن دكاكينفيالشارع18.
    Ve hemen köşedeki posta kutusunun girişine kredi kartını bırakmış Open Subtitles نعم، و ترك البطاقة في علبة البريد في المكتب الذي في نهاية الشارع
    Sonu olmayan bir işte dosya memuru olarak çalışıyorum, yani bazen köşedeki çocuklarla takılıyorum ama çoğu zaman evde tek başıma kalıp kitap okuyorum. Open Subtitles ككاتب ملفات. أحياناً أرافق الرجال في زاوية الحي.. ولكن أغلب الوقت أجلس في المنزل لوحدي وأقرأ.
    Ve digeri de köşedeki hırsızlıkta kullanılmışa benziyor. Open Subtitles و المفتاح الأخر يبدو و كأنه قد استخدم في عملية سطو على المنزل عند زاوية الشارع تماماً

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد